Yazmak sizce doğuştan bir kabiliyet mi, yoksa sonradan da edinilebilir mi? Ya da yazarlık bir meslek midir, yoksa birer hobi mi?

Betül Şatır: İnsan bazen unutmak için yazar, bazen de unutmamak için yazar. Kimimiz çok iyi yemek yaparak, kimimiz iyi bir öğretmen olarak, bazen de çok iyi bir din adamı olarak, kısacası dünyada bir şeyi çok iyi yaparak buradaki serüvenimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Yazmak da bunun en iz bırakan kalıcı yanlarından biri. Dolayısı ile birçok yazarın aslında deyim yerindeyse kalmak için yazdığını düşünüyorum. Yazan kişi bir başka deyişle, dünyada kendine ters giden şeyleri düzeltmek için yazar.

Bundandır ki yazmak, ideali ve bir doğrusu olan insanların işidir. Yazmak insanın zehrini alır. Bu yönü ile de yazmak insana şifadır, bir nevi yaralarını sarar. Yazmak doğuştan bir kabiliyet olarak kabul edilir. Yazmaya ilgi duyan, içinde yazmaya dair heves taşıyan kişi, bunu bir ideal olarak belirlerse doğru yöntemlerin izini sürerek sonuca varabilecektir. Bu yüzden yazmak için önce istek sonra teknik, tabi ki biraz da o kumaştan da olmalı. Belki de lazım olan biraz cesarettir. Eğitim, öğrenme aşkı, gözlem ve gayretle başarmak mümkündür.

TDV KAGEM’de her hafta salı günleri gerçekleşecek olan okuma grubunda; yazma sanatına, romanı oluşturan etkenlere, sanat eseri oluşturmak için sahip olunması gereken yaşama ve yazarların başarıya ulaşmak için benimsemeleri gereken niteliklerine yazmaya merak duyan katılımcılar eşliğinde göz atılacak.

Editör: Mehmet Çalışkan