TDV KAGEM’de, toplumda örnek şahsiyetleri ile kendilerini tanıdığımız yazar, akademisyen, entelektüel, aktivist, sanatçı ve siyasetçileri babalık yönleri ve hayatlarında bıraktıkları unutulmaz izleri ile evlatlarının dilinden dinlediğimiz “Babamdan Bana Söyleşileri”nin beşincisinde merhum aydın ve mütefekkir Cemil Meriç’i, kızı Prof. Dr. Ümit Meriç’ten dinledik.

Gözlerini kendisi sekiz yaşındayken kaybeden babası Cemil Meriç’e otuz üç yıl hizmet eden Ümit Meriç; hayata, tarihe, günümüze, teknolojiye, babasıyla olan ilişkilerine kadar birçok konuya bakışını KAGEM Konferans Salonunda dinleyenleri ile paylaştı.

“Adeta gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olmaya çalıştım”

Ümit Meriç, “Babamın vefatından sonra dahi hayatımda ona dair üzerimde evlatlık görevinin her zaman ağırlığını taşıdım. Babamın gözlerini kaybetmesinden sonra onun düşüncelerini kaleme almasına yardımcı olmakla birlikte adeta gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olmaya çalıştım. Adeta iki arkadaş, yapışık ikiz gibiydik. Otuz üç yıl birlikte nefes alıp verdik diyebilirim” diye konuştu.

Mesut Emre Balcı’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide Ümit Meriç, babasının başta dil, tarih, edebiyat, felsefe ve sosyoloji olmak üzere sosyal bilimlerin birçok alanında araştırma yapmış ve yazılar kaleme almış bir düşünce adamı olduğunu dile getirdi.

Cemil Meriç’i anlamak için…

Meriç, “Babamı anlamak için önce onun 12 ciltlik kitabını okumak lazım. Ondan sonra onun namuslu bir aydın olduğunu tespit etmek gerekir. Cemil Meriç deyince ilk aklıma gelen onun ciddiyet sahibi, ülkesinin fikir ve manevi haklarını bütün dünyaya karşı savunan bir insan olması gelir. Hayatı boyunca hiçbir kampa angaje olmamış. Sadece hakikate ve vicdanının sesine kulak vermiştir. Bu sebeple siyasi düşünce açısından ifrat ve tefrite düşmemiştir. Bu nedenledir ki toplumun hem ‘sağ’ hem de ‘sol’ kesimi onu rahatlıkla sahiplenmiş ve bir karşılık bulmuştur ” diye ekledi.

“İnsan ana dilini öğrenmeden bir yabancı dili iyi öğrenemez”

Babasının günlüklerinin yer aldığı ‘Jurnal’kitabında kendisini, “Kimim ben! Hayatını, Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi” sözleriyle tanımladığını söyleyen Meriç, babasının Türkçe ’ye geniş bir soluk kazandırmış olduğunu şu sözlerle ifade etti: 

"Ne yazık ki Türkçe şu anda daralmış bir vaziyette. Türkçe'yi bu dar kelime haznesinden kurtararak, geniş ufuklara doğru kanatlandırmak zorundayız. Babam Cemil Meriç, 'Evladım, insan ana dilini öğrenmeden bir yabancı dili iyi öğrenemez.' derdi. Bu noktadan hareket etmemiz gerekiyor. Ana dilimizi iyi öğrenirsek, kelime hazinemiz geniş olur ve başka bir yabancı dili daha iyi öğreniriz. Bu sebeple ana dil öğrenimini her platformda öncelemiş ve ana dilin beşikten mezara kadar öğrenebileceğini söylerdi."

 “Birçok insanın yabancı dil öğrenme telaşına kapılarak ana dilini öğrenmeyi ihmal etmekte”

Ümit Meriç, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Üyesi olduğunu da anımsatarak, " Birçok insanın yabancı dil öğrenme telaşına kapılarak ana dilini öğrenmeyi ihmal etmekte. Kurulun ilk amacı Türkçe'ye yeniden eski ihtişamını kazandırmak. Türkçe'nin ne kadar büyük bir dünya dili olduğunu evvela kendimize hatırlatmak ve bunun için çalışmalar yapmaktır. Sonra bu dili dünyada en bilinen, kullanılan dillerden birisi haline getirmektir." diye konuştu.

“Cemil Meriç’in kitaplarını okurken mutlaka onun kullanmış olduğu kelimelere vakıf olmak gerekiyor”

Cemil Meriç’in Türkçeyi öğrenme konusunda hepimize bir öğretmen olabileceğini söyleyen Meriç, “Babam Cemil Meriç’in kitaplarını okurken mutlaka onun kullanmış olduğu kelimelere vakıf olmak gerekiyor. Gözleri de görmediği için Cemil Meriç’in eserleri daha çok yüksek sesle okunmak üzere yazılmış gibidir. Yani onu içinizden okurken birden dıştan okumaya başlarsınız.” diye ekledi. 

“Tekniğe ve teknolojiye hürmetimiz var. Fakat tekniğinde aynı şekilde bize hürmeti olmasını bekliyoruz”

Teknolojik açıdan bilgisayar çağının insanı olmadığı söyleyen Meriç, sadece ihtiyaç dâhilinde bilgisayar kullandığını söyleyerek bilgisayar için, “Teşbihte hata olmasın, çok kullanılan bir örnek ama ben de bilgisayarı bıçak örneğine benzetiyorum. Bu alet insan öldürmek içinde kullanılabilir, ameliyat yapmak içinde. Bilgisayarı sadece ameliyat yapmak için kullanmak lazım. Yani kendi ömrümüzü öldüren bir cinayet aleti olarak kullanmamamız gerek. Çok faydalı olduğu kadar bir o kadarda zararlı olduğuna inanıyorum. Bu sebeple faydası nispetinde sadece kullanmaya özen göstermeli. Tekniğe ve teknolojiye hürmetimiz var. Fakat tekniğinde aynı şekilde bize hürmeti olmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Program sonunda teşekkür konuşması yapan Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü Aile ve Dini Rehberlik Daire Başkanı Sedide Akbulut, “Babamdan Bana” söyleşilerinin bizlere çok şeyler kattığının altını çizerek, irfan ehli bir babanın kızı olarak kendisinin de babasından hayatına kattığı çok şeyler olduğunu ifade ederek katılımcılara, programa ev sahipliği yapan TDV KAGEM’e ve söyleşisinden dolayı Prof. Dr. Ümit Meriç’e teşekkür ederek hediyesini takdim etti.

Babasından kendisine miras kalan en büyük özelliğin ciddiyet ve disiplinli çalışma alışkanlığı olduğunun altını çizen Meriç, söyleşi sonunda kitaplarını okuyucuları için imzalamayı da ihmal etmedi.


 

Editör: Mehmet Çalışkan