Okullar kapandı. Liseye geçiş ve üniversiteye giriş sınavları tamamlandı. Salgının seyrinin hafiflemesi ile birlikte izin kullanma, kurban bayramı, düğünler ve değişik sebeplerle ciddi bir hareketlilik başlıyor. Çalışma, izin kullanma, gezmek, aile ziyareti ve hayata dair her şey biz insanlar içindir. Ancak hayatı değerlendirme, alternatifleri seçme ve özellikle zamanı değerlendirme konusu kişi ve toplumların hayata bakışı ile doğrudan alakalıdır.

Öncelikle sahip olduğumuz her şey bize emanettir. Aynı zamanda nimettir. Ve her Müslüman var olan her bir nimetin hesabını vereceğini iyi bilir (Tekasür,102/8). Zaman / vakit Müslüman için en önemli nimetlerden birisidir. Dün geçti, yarının garantisi yok. O zaman içinde bulunduğumuz anı değerlendirmek en akıllıcası değil mi? Bu sebeple olsa gerek islam medeniyetinde Müslümanın bir adı da ibnü’l-vakittir. Yani müslüman zamanın / anın çocuğudur.

Hz. Peygamberin sağlık ve boş zaman konusundaki uyarılarına da dikkate alırsak her birimiz ama özellikle öğrencilerin ve  gençlerin yaz dönemini değerlendirirken daha iyi planlama yapmalarını tavsiye ederiz. Esasında her doğan güneş ile birlikte o gün bize bir nimet ve emanettir. Günü değerlendirmek mahareti ise bizdedir. Sevgili peygamberimiz şöyle buyurmaktadırlar : "Her insan (her gün) sabah kalkıp (pazara çıkar), nefsini satışa arzeder. Kimi onu âzâd, kimi de helâk eder."(  Müslim, Tahâre l; Tirmizî, Deavât 85)

İki günü birbirine eşit olanların ziyanda olacağı, bugün Allah için ne yaptın sorusu gibi temel referanslar bizim zaman yönetimimize yön veren kaynaklardır. Ve her yaş grubu bu ve benzeri öğütleri kendi hayatında rehber edinmelidir. Çiftçinin kendisi için, öğrencinin de kendisi için yapacakları bellidir. Bir din görevlisi kardeşimde dün veya bir ay veya bir yıl öncesine göre hangi durumda olduğunu bu bilgiler ışığında yeniden bakmalıdır.

Bizim anlayışımızda mesaim bitti veya emekli oldum gibi gerekçelerle hiçbir şey yapmadan zamanı tüketmek diye bir anlayış yoktur. Elbette istirahate ve dinlenmeye ihtiyacımız vardır. Ama her birimiz yaşımıza ve sağlığımıza göre hareket etmeliyiz. Her birimizin her yaşta yapabileceği birçok güzellik vardır.  Bu sebeple kur’an : “ Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.” ( İnşirah, 94/7) buyurarak her anımızın kıymetinin bilinmesini ve değerlendirilmesini öğretiyor.

Bir kişinin hayattaki başarısı sadece akedemik başarı ile ölçülmemelidir. Kişinin sahip olduğu dünyalık unvan ve imkanlar toplumundan aldığı değerler ile bezenirse bir anlam ifade eder. Bu açıdan tatil, yakınlardan bir kaçış olmamalıdır. Tekrar ifade edelim ki her birimizin zaman zaman gündelik meşguliyetlerden biraz uzaklaşmaya ihtiyacı vardır. Ama bayram gibi özel günlerde büyükler hayatta  ise onları bırakıp da bir tatil beldesinde yer ayarlamak ne kadar bize ait bir davranıştır ki ? düğün veya cenaze gibi bir ailenin en anlamlı ve en zor günlerinde bir vesile yanlarında olmak veya onlara ulaşarak sevinç ve kederlerine ortak olmak bize ait temel değer ve sorumluluklardan değil mi?

Anne-babalar olarak tatil kavramı ve zamanı değerlendirmek konusunda da çocuklarımıza ve gençlere rehberlik etmeliyiz.

Bu itibarla özellikle gençlere bazı tavsiyeler;

- Arkadaş seçimine dikkat edelim. Haram olan davranışlar başta olmak üzere sağlığımıza, bedenimize ve aklımıza zararlı olacak davranışlardan ve bu yanlışları bize kolaylaştıracak arkadaşlardan ve mekanlardan uzak durmalıyız.

- Sıla-ı rahim: dede ve nineleri hayatta ise özellikle bayram günlerinde yanlarında olmak için gayret göstersinler. Ulu çınarların gölgelerinde vakit geçirsinler ve onlara hizmet etmeye çalışsınlar. Onların hatıralarını dinlesinler ve notlar tutsunlar. Elbette büyüklerin kendi yaşlarına göre alışkanlıkları vardır. Şunu gözden uzak etmeyelim ki, kuşaklar arasında farklar olacaktır. Ama büyüklerin kendi hayatlarında gördükleri, çektikleri ve düşünceleri toplumsal hafıza açısından çok önemlidir.

- Camilerdeki yaz kur’an kurslarını mutlaka değerlendirsinler. Cami kültürünü önemseyin. Belki bir çok bilgi sizin için tekrar olabilir. Ama unutmayalım ki cami gölgesine sığınmak her anlamda berekettir.

- Farzları ihmal edemeyiz. Ferdi olarak veya cemaatle eda etmeye gayret gösterelim. Beş vakit olamasa bile günde en az bir vakit cemaatle namaza katılmaya çalışsınlar.

- Günlük yaş gruplarına uygun okuma proğramları olsun. Türkçenin iyi konuşulması, yazma kabiliyetlerini geliştirmeleri, tarih ve medeniyet okumaları hususunda gayretli olsunlar.  Bu konuda Başkanlığımızın süreli yayınlarından Geçerken dergisini şiddetle tavsiye ederim. Yine son yıllarda her yaş grubuna yönelik yayınlarımız oldukça çoğalmıştır. Bunlardan bir kaçını burada tavsiye etmek isterim. Cağfer Karadaş / Kafama Takılanlar; Soner Gündüzöz / Gençlerle Hayata Dair;  Fatih Kurt / Modern Çağın İnanç Problemleri ve Sahabe Hatıraları.

- Sabahtan akşama telefon veya bilgisayar başında internette gezinti yapmasınlar. Bu konuda kendilerine uygun bir proğram yapmalarını tavsiye ederim. En azından dijital dünyayı değerlendirirken dil öğrenme kabiliyetleri için gayret göstersinler.

- Okuma ve yazma fiilini birlikte yürütmeye çalışsınlar. İmkanlar ölçüsünde ansiklopedik bir bilgi birikimine sahip olmaya çalışsınlar. Haberleşmenin daha çok telefon ile yapılması, bilgisayarların dünyamıza girmesi ile kes-kopyala yönteminin çoğalması sebebiyle sanki yazma konusunda biraz fakirleştik. Daha kısa kelimelerle veya imojlarla meramımızı ifade etmeye başladık. Bunun sonucu olarak da meramımızı, derdimizi veya bir talebimizi ifade etmede zorlanmaya başladık. Şu örneği çok önemserim: Stresdeyim. Ama nasıl? Elem, acı, sızı, keder, ızdırap … bu kelimelerin yerine stres kelimesi acaba tek başına yeterli olabilir mi ?

- Bir meslek kolunda veya bir sanat dalında var olan kabiliyetlerini daha da geliştirmeye gayret göstersinler. Bu hem zamanın iyi değerlendirmesi açısından hem de kişinin kendisi ile barışık olması açısından önemlidir.

- Anne babalarına yardımcı olmayı asla ihmal etmesinler. Her birimizin anne babası fedakardır. Ders çalışan bir öğrencinin çayını veya suyunu bile bazen anneleri getirir. Ama biz onların evlatları olarak üzerimize düşen ne var ise anadoludaki o güzel tabir ile işin ucundan tutmaya çalışmalıyız. Eğitim döneminde özellikle liseli öğrencilerle buluştuğumuz proğramlarda şu soruyu sormaya çalışırım: sabahleyin kalkınca yatağını düzelten kimler var? Bazen bu ve benzeri sorular garipsenir. Hayır, biz hem sorumluluğumuz gereği hem de hayata hazırlanmak adına üzerimize düşen görevleri yerine getirme gayretinde olmalıyız.

Bu tavsiyesileri çoğaltmak mümkündür. Şunu unutmayalım ki, ömürlerimiz çabuk geçiyor. Gençlik çağı özellikle zihnen ve bedenen daha dayanıklı ve öğrenmeye açık olduğumuz bir dönemdir. Bu itibarla bu dönemi iyi değerlendirmek gerekir. Bu açıdan yaz tatili de her yıl bu açıdan iyi bir fırsattır. Bugünü dünden daha iyi değerlendirmek bizim elimizdedir. Herkese iyi tatiller.