Sinop İl Müftülüğünce Mevlid-i Nebi Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Peygamberimiz ve Aile” konulu konferansta konuşan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Selim Argun; “Peygamber Efendimiz örnek bir aile reisiydi.” dedi.

Sinop Kültür Merkezi Salonu’nda düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.

Konferansın açış ve selamla konuşmasını yapan İl Müftüsü Ali Hayri Çelik; “Her konuda bizlere örnek ve rehber olan Hz. Muhammed Mustafa  (s.a.v.) Efendimizin aile hayatındaki uygulamaları, aile saadetini elde etmek isteyenler için en güzel örnektir.” ifadelerini kullandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hafta dolayısıyla hazırlanan sinevizyon gösteriminin ardından kürsüye davet edilen Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Selim Argun ise şunları kaydetti:

“Diyanet İşleri Başkanlığımız her sene Mevlid Kandili’nin bulunduğu günden sonraki haftayı ‘Mevlid-i Nebi Haftası’ olarak kutlamakta ve toplumumuzun ihtiyaçları çerçevesinde bir tema belirlemektedir. Mevlid-i Nebi’nin bu seneki teması ise ‘Peygamberimiz ve Aile’dir. Rasulullah (s.a.s.) Efendimiz bizlere her hususta olduğu gibi aile içi yaşantı hususunda da rehberdir. Toplumların en küçük ünitesi olan ailenin mutlu ve huzurlu olmasının toplumun huzurunu sağlayacağı gerçeğini, en güzel örnekleriyle Hz. Peygamber’in aile hayatında görmek mümkündür.  Rasulullah (s.a.s.) Efendimizin hayatında adalet kavramını çok iyi bir şekilde tesis ettiğini ve kullandığını görürüz. Aile bireyleri ve annelerimiz arasında çok adaletli davranırlardı. Sevgili Peygamberimiz herkesle olduğu gibi aile içi münasebetlerinde ve eşlerine karşı da çok nezaketli idi. Peygamber Efendimiz çok vefalıydı. Hz. Hatice validemizin vefatından sonra bile akrabalarına, arkadaşlarına karşı çok vefalı davranmışlardır. 

Ulema-i kiram efendilerimiz anne babalarımıza karşı evlatların görevlerini yazmışlar, şöyle sıralamışlardır: Anne ve babaya öf bile demeyin, ideal evlat onları kendi dertleri ve sıkıntıları ile bırakmaz, onların çaresizliklerini yüzüne vurmaz, onların ihtiyaçlarını onlar demeden yerine getirir, hac ve umreye gitmemişler ise imkânı var ise onları hac ve umreye gönderir, borçları var ise borçlarını öder, baba ve ana dostlarını ziyaret eder.

Rasulullah (s.a.s.) Efendimiz, ‘Anne ve baban başka bir dinden bile olsa onlara iyilik yap.’ buyurmaktadır.  Cenab-ı Hakk bizleri anne ve babasının rızasını kazanan, onların duasını alanlardan eylesin.”

Konferansın sonunda Mevlid-i Nebi Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen liseler arası şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğrencilere ödülleri takdim edildi.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Argun din görevlileri ile buluştu

Öte yandan Mevlid-i Nebi Haftası etkinlikleri kapsamında Sinop’ta bulunan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Selim Argun,  din görevlileri ile bir araya geldi.

Burada din görevlilerine hitap eden Dr. Selim Argun şöyle konuştu:

“Çağımızda semavi dinler ve semavi olmayan dinler de dâhil insanların üç temel problemi ile karşılaşıyoruz. 

Birincisi; modernleşmenin getirdiği yeniliklerden biri olan bilgiye kolay ulaşıp kolay öğreniyor ve sorguluyorlar. Gençlerimiz bilgilere hızlı bir şekilde ulaştıkları için ‘Nasıl ibadet edebiliriz?’, ‘Nasıl bu işlerden sakınabiliriz?’ soruları yerine ‘niçin’ sorularını sormaya başladıkları için onları tatmin edici cevaplar veremiyoruz. Birikimlerimizi kontrol etmemiz ve bu gençliğin sorduğu sorulara onları tatmin edecek bir şekilde cevap verebilmemiz için kendimizi revize etmeliyiz.

İkinci husus ‘ahlaksız dindarlık sendromu’ şiddetli bir şekilde yayılıyor. Bu da çok büyük bir tehlikedir. Teknolojinin getirdiği olumsuzluklardan biridir.

Üçüncü husus ise gençlerle bizler arasındaki iletişim sorunudur. Bu hususlarda gayret edip gençlerimizle aramızdaki makas açığını kapatmamız gerekiyor.

İnsanlara dinimizin güzelliklerini anlatmak için dertlenmemiz gerekiyor. Osmanlı Devleti tarafından Güney Afrika’ya gönderilen Ebu Bekir Efendi gibi, Zanzibar uleması gibi düşünüp, onlar gibi hareket etmeliyiz. Zanzibar uleması Batılı devletlerin götürerek esir ettikleri ve ucuz işçi olarak çalıştırdıkları insanların dini nasıl öğreneceklerini ve dini yaşamlarını nasıl ayakta tutacaklarının müzakeresi sonucu şu karara varıyor: ‘Aramızdan bazıları o esirler arasına karışarak onlar gibi hareket edecek, gittikleri yerlerde onlara Allah’ın dinini, emir ve yasaklarını öğretecek.’ Bu karara varıyorlar. Ve aralarından bazıları esirlerin arasına karışarak onların dini yaşamaları ve öğrenmeleri için ailelerinden ve kendi özgürlüklerinden fedakârlık yapıyorlar. Bizler bu şekilde dertlenmedikçe muvaffak olamayız.”

Editör: Mehmet Çalışkan