"Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlaka uygun biçimde davran." (Tirmîzî, Birr 55). Hadisinin ana konusu, bulunduğumuz her yerde yalnız olmadığımız gerçeğidir. Attığımız her adım, aldığımız her nefesin gözlendiği ve kayıt altına alındığı bizlere haber verilmektedir. Yaşamın, ölümün ve ikisi arasındakilerin Allah’ın bilgisi dahilinde olduğu hatırlatılmaktadır.

Hayatın her anının hesabının verileceği, sorumluluk duygusu ile tüketilmelidir ömür. Gülümsemeye hasret bir çocuğun yüzündeki tebessüm olmak, insanlara eziyet veren bir engeli yoldan kaldırarak çözüm olmak ve güzel bir söz ile gönüllere dokunmaktır insana kâr kalan. Hesabını veremeyeceğimiz davranışlardan uzak durmak, kötülüğe ve harama mesafe koymak ile yol alınabilir iyilik yolunda.

Allah’ın her anımızın şahidi olduğunu unutmadan tüketilmelidir nefesler. Kötülüğe doğru meyleden nefsimize bu hakikati sürekli hatırlatmalıyız. Uzakta, karanlıkta, kendi odamızda, çarşıda, pazarda, okulda ve internette gezinirken her halimiz O’nun bilgisi dahilindedir: "Kuşkusuz yerde olsun gökte olsun hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz." (Al-i İmran, 3;5).

İnsan, Allah’ın kendisinin her yaptığını bildiği halde neden günah işler peki? Zihnimizin bize oynadığı oyunlardan birisi de bu soruda kendisini belli etmektedir. Bizim kendimize göre gizli olarak nitelendirdiğimiz yerler ve zamanlar, Allah için gizli değildir. Karanlık olunca kimseler görmedi diye yaptıklarımızı da Allah görür. Sosyal medyada, gizli isimlerle yaptıklarımızı da Allah bilir. Saklandığımızı, gizlendiğimizi ve kimselerin bizleri görmediğini bizlere düşündüren şey zihnimizin aldatmasından başka bir şey değildir. Bildiğimiz halde nasıl da bu kadar çabuk aldanabiliyoruz.

Kapkaranlık bir gecede, simsiyah bir karıncanın varlığından haberdar olan Allah (c.c.), bizim kamufle edilmiş davranışlarımızdan mı bi haber olacak? Zihnimizden geçirdiğimiz iyi ve kötü düşünceler adına her ne varsa hepsinden haberdardır O: "De ki: "İçinizdekileri gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir; gökte olanları da yerde olanları da bilir. Allah her şeye kadirdir." (Al-i İmran, 3;29).

Bütün uyarılara rağmen, nefsine yenik düşerek hata ve günah işleyen insanın hatalarından arınabilmesi için her dem açık bir kapı vardır. Yaptıklarından pişmanlık duymak ve işlediği hataların telafisi olarak bir iyilik yapmak. Her hatanın akabinde, hatasından ders almak ve onu silmek için de bir iyiliğe vesile olmak. İyilikler, kötülükleri silip temizleyecektir.

Elindeki çöpünü yere atan kişi, yaptığının yanlış olduğunu anlayıp kendisi yerde bulduğu bir çöpü alırsa, yerler tertemiz olur. Her insan da yaptığı hata ve günahın akabinde, yanlışının farkına varıp bir iyilik yaparak eski hatasını telafi etmiş olur. Ya bir iyilik yap, ya da yapılacak bir kötülüğe engel ol. İkisi de aynı kapıya çıkmaktadır.

Hayatımızı, sanki kimse bizden hesap sormayacak gibi yaşamak, bu dünyada mümkün olmadığı gibi diğer dünyada da mümkün değildir. Bu dünyada içinde yaşadığımız toplumun, çevrenin ve yasaların bağlayıcılığı nasıl ki varsa, ahiret hayatı için de, bizi bağlayan ve sorumluluk yükleyen değerlerimiz vardır. Bu değerler, iman, ibadet ve ahlaka dair sorumluluklarımızdır. Kimsenin bizleri görmediği bir yerde de bu sorumlulukları hayatımızın merkezine yerleştirmemiz gerekir.

Kimse bizi görmüyorsa da vicdanımız bizi görüyor. Vicdanımız tepki vermiyorsa, Allah’ın yaptıklarımızı gördüğünü ve hepsinin hesabının sorulacağını hatırlayalım.