Kitap,Ürdün’de yaşayan en büyük muhaddislerden Şuayb el-Arnavut’tan ders gören iki kardeşten Ahmet Ürkmez tarafından kaleme alınmış/düzenlenmiştir.

Kitap, birbirinden güzel kitaplar çıkartan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından -güzel bir şekilde- basılmış. Aldım ve okudum. Alışık olmadığımız bir tarzda düzenlenen kitabı çok sevdim.

Yazarından veya üstadından mıyoksa her ikisinden mi bilinmez okurken peygamberimizle, sahabeyle muhabbet ediyor, onları dinliyormuş hissine kapıldım. Bu yüzdendir ki hacimli diyebileceğim kitabı kısa sürede bitirdim.

Kitapelli cilt kitaptan, 27.647 hadisin içinden seçilerekbin on hadisten oluşmaktadır.Ayrıca ezberlenmesi kolay ve kısa yüz hadisi kitabın arkasına koyması (S.569),çok daha önemlisi günlük ders yapılabilecek şekilde bir de tasnif yapmasıdır. (S.582)

Yazar her hadisle ilgili geçtiği diğer kaynaklarıda gösterirken, o hadisin muhtevasıyla ilgili ayet numarasını da dip notta göstermiş.

Sizlerin de okurken göreceğiniz gibi bazı hadisler hakkında biraz açıklama yapılsa daha iyi olur denecek hususlar var. Çünkü okurken bunu hissettim…

Müsned dendiği zaman ilk akla gelen Ahmet Bin Hanbel ise de sadece o değil çok sayıda bu adla hadis kitabı yazılmıştır.

Biz Müslümanların en önemli, iki kaynağından biri olan, Efendimizin güzel dudaklarından dökülen hadisler, hayatımıza yön veren en muteber kılavuzdur. 

Bahsi geçen kitapta alışık olmadığımız farklı bir tasnif göreceksiniz. Önce aşere-i mübeşşire diye bildiğimiz on sahabenin rivayetlerine, sonra da en çok hadis rivayet eden sahabelerin(müksirûn) rivayetlerine yer vermiş. Yazar iki yüz kırk dokuz hadisle en çok EbûHüreyre’den almış. Rivayetine başvurduğu sahabenin kısa hal tercümesini verip ardından hadislere geçmiş.

Okumanızı, özellikle de ramazanda çoluk-çocuk veya hısım akrabalarınızla yahut cami ve değişik birimlerde ders yapmanızı tavsiye ederim.

ÖRNEK:‘Ebû Saîd el-Hudrî(r.a.) Medinelidir… Yaşının küçüklüğü nedeniyle katılamadığı Uhud Savaşı’nda babası Malik şehit oldu. Hudeybiye de ise ağacın altında peygamber efendimize (s.a.v.) ilk biat eden kişi EbûSa’îd idi. Ashabın en fakih olanları ve aynı zamanda en çok hadis rivayet edenleri (müksirûn) arasında yer almaktadır. Ders verdiği öğrencilere yönelik teşvik edici tavırları, yanlış davranan yöneticileri uyarması, kimseden bir şey talep etmemesi ve hadislerin yazılması yerine ezberlenmesini tercih etmesiyle bilinir. 74/693’de Medine’de vefat etmiş ve Bakî kabristanında bir süre önce gösterdiği yere defnedilmiştir.’

HADİS:‘Hz. Ali Yemenden tabaklanmış deri içinde bir külçe altın gönderdi. Altın daha toprağından ayrılmamıştı. Allah Resûlü (s.a.v.), o altını dört kişiye bölüştürdü: (…) Ashaptan bazıları, Ensar ve diğerleri buna gücendiler. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.v.), “Bana göktekiler güveniyorlar, sabah akşam bana bilgi geliyor; siz güvenmiyor musunuz?” buyurdu.

Bu sırada, gözleri göçük, şakakları çıkık, saçı başı dağınık, kaba sakallı, kolları sıvalı, saçını kazıtmış bir adam yanına gelip ‘Allah’tan kork ya Resûlallah!’ dedi.

Başını kaldırıp adamın yüzüne baktı ve: “Yazıklar olsun! Şu yeryüzündeki insanlar içinde Allah’tan korkmaya en layık olan kişi ben değil miyim?” buyurup arkasını döndü.

Bunun üzerine Hâlid, ‘Boynunu vurmayayım mı ya Resûlallah?’ dedi.

Allah Resûlü (s.a.v.),

“BELKİ DE NAMAZ KILIYORDUR.”Buyurdu.

Hâlid, ‘Namaz kılan ne adamlar var; kalbinde olmayanı diliyle söyleyen!’ deyince de Efendimiz şöyle buyurdu:

“BANA, NE İNSANLARIN KALBİNİ DENETLEME NEDE KARINLARINI AÇIP BAKMA GÖREVİ VERİLDİ.”

Sonra da adam giderken Hz. Peygamber (s.a.v.) arkasından baktı ve buyurdu ki: “İşte bunun neslinden de bir topluluk türeyecek; Kur’an’ı okuyacaklar ama boğazlarından aşağıya geçmeyecek, okun ava girip öbür taraftan çıktığı gibi dinden çıkacaktır!” (S.300)