Tarih turizmi, güneş-kum turizmi derken şimdi de doğum turizmi çıktı.

Doğum turizmi tabirini gazeteden okuduğumda şaşırmadığımı söyleyemem. Ne var ki, maalesef böyle bir turizmin varlığı gerçek.

Galip kültürden görülme adına bazı insanlar çocuğunun doğumu için Amerika’ya gidiyor.

Doğacak çocuğu için böyle bir turizmi isteyen kişi, “üstünlük ve şerefi Amerikalı olmakta görüyor!” Onun için benim çocuğum orada doğsun ve Amerikan vatandaşı olsun istiyor.

Bilindiği gibi, ABD yasalarına göre orada doğan her çocuk Amerika vatandaşı oluyor. Güya Amerikan vatandaşı olmakta bir takım imtiyazlar kazandırıyor muş!..

Türkiye dâhil birçok ülke insanı da, çocuklarının Amerikan vatandaşı olabilmesi için envai çeşit formül arıyor…

Aranan formüllerden biri de orada doğmaktır. 

Biliyor musunuz? Bu maksatla her yıl Türkiye’den ortalama 250 kişi orada doğum yapıyor.

Bu da uyanık turizm şirketlerinin iştahını kabartıyor. Niye kabartmasın ki, her doğumun ortalama maliyeti takriben 30 000 bin dolar… Orada biraz fazla kalmak ve daha lüks yerde doğum yapıp, kalmayı düşünenler için bu fiyat çok daha yukarlara çıkmaktadır.

Elbette bu kadar karlı ve avantajlı bir iş, turizm şirketleri kaçırmak ister mi? Hemen harekete geçerek, “ABD’de doğum Paketi” adı altında hizmetlerini sunmuşlar...

Çoğu Arap ve üçüncü dünya ülkeleri olmak üzere birçok ülkeden yılda 10 000 kişi Amerika’da doğum yapıp vatandaşlık elde etmektedir. Türk turizmciler de bu maksatla muhtelif ülkelerde temsilcilik açmaktalar.

Ayrıca orada doğan çocuğun çifte vatandaşlık hakkını elde edebilmesi için 7,5 milyon dolar harcama yapması gerektiği de ifade edilmektedir…

Yukarda ifade ettiğim gibi, orada üç ay kalırsa, ödeyeceği miktar otuz bin dolar. Fazla kalmak ise ayrı tarifeye tabidir.

Turizm şirketleri oraya götürmek istedikleri kişilerin taleplerine göre, kiraladıkları lüks rezidanslar vasıtasıyla müşterilerine hizmet sunmaktalar.

Ayrıca şirketler, işi sempatikleştirmek için, müşterilerini tuttukları limuzinlerle, hava alanından alarak kalacakları yere kadar da götürüyorlar. Ekstra fiyat karşılığı gezi de düzenlemekteler.

Türkiye’de imkânı olanlar bundan yararlanmak isterken, yukarda bahsettiğim gibi en fazla rağbet edenler de Araplardır. Bu yüzden birçok turizmci Dubai gibi meşhur Arap şehirlerine ofisler açmışlar.

Heyhaaat!.. Geldiğimiz noktaya bakar mısınız? Nerden nereye!

Bazı turizm şirketlerinin, ifade etmeye terbiye ve ahlakın el vermediği birtakım işler için de “turizm” adı altında organizasyonlar yaptığı söylenmektedir ki, o konunun üzerinde durmak bile istemiyorum.

Beyler! Bütün bunlar bizlerin ne duruma düştüğünün işaretleri. 

Eğer bizleri ihata eden/etmesi dini ve ahlaki unsurları, başka kişi ve kurumlarda ararsak üzgünüm, durum bu noktalara gelebiliyor.

Son günlerde ABD’li yetkililer (Trump) doğum turizm faaliyetlerine son verdiklerini açıkladılar. Sizin anlayacağınız lütfettikleri! Bu imkânı sunmaktan vaz geçtiler…

Bizler özümüze uygun prensiplere göre hareket ettiğimizde nelere sahip olduğumuzu, özden uzaklaşıp ta, izzet ve itibarı başkalarında aradığımızda ise hangi derekelere düştüğümüz ortada…

Oysa kulluk kitabımız, izzet ve şerefi nerede ve kimde aramamız gerektiğini belirtmektedir.

a) ‘Onlar Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref ALLAH’A aittir.’  4/139

b) ‘Onların sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün güç Allah’ındır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.’  10/65

c)‘Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah’a aittir. Güzel sözler ancak O’na yükselir. Salih ameli de güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. İşte onların tuzağı boşa çıkar.’ 35/10

d) ‘Onlar, “Ant olsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı. Hâlbuki asıl üstünlük (Şeref), ancak Allah’ın, Peygamberinin ve Müminlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler.’63/8

Haydı özümüze dönmeye…