Dinimizde insanların bir grup oluşturarak aralarında para toplayıp Hz. Peygamber (s.a.s.) adına kurban kesmeleri şeklinde bir uygulama yoktur. Bunun, yapılması gereken bir ibadet gibi görülmesi de caiz değildir. Çünkü Allah ve Resûlü’nden nakledilmeyen bir uygulamayı ibadet gibi telakki etmek ve ona dinîlik vasfı vermek bid’attir.  Her bid’at de Hz. Peygamberin (s.a.s.)nitelemesiyle da- lalettir  (Müslim, Cumua, 43; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; Tirmizî, İlim, 16).

Hz. Ali’den rivayet edilen “Resûlullah (s.a.s.)  sağlığında  kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.”  (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 2; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 420, 423)  şeklindeki haber, bu uygulamaya delil olamaz. Çünkü Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber’in  (s.a.s) kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasi- yeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delalet etmez.

Ayrıca küçük miktarlarla çok kişiden para toplanıp bir kurbanlık alınması ve bunun kesilmesi uygulamasında o kurbanlığın mülkiyeti ve kimin adına kesildiği sorunu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu şekilde kurban kesilmiş olmayıp sadece et tasadduk edilmiş olur. Diğer taraftan bu tür uygulamaların Hz. Peygamber’in (s.a.s)  manevî şahsiyetini istismar etmeye ve aslında başka amaçlarla para toplamaya vesile kılınabileceği de göz ardı edilmemelidir.
 

Editör: Mehmet Çalışkan