Şehr-i Ramazan’ın rahmetiyle arınan, mağfiret müjdesine nail olmanın ümidiyle titreyen gönüllerin, neşe günüdür bayram. Yalnız Allah için oruç tutanların, cennete Reyyan kapısından girecek olanların, sabrın ve şükrün idrakine varanların, Rableri tarafından lütuf ve ikrama mazhar olanların günüdür bayram. Rahmet mevsiminin tedrisatında yoğrulan, kulluğun zirvesine vasıl olanların, Rablerince tebrik edildiği gündür bayram.

Bayram ibadettir

Mümin sevincinde de hüznünde de huzura duran, Yaradanıylabuluşandır. Sevinç günleri olan bayram sabahında kadın,erkek, çocuk tüm kullar heyecanla camiye koşarlar. Asr-ı Saâdet’te de bu heyecan zirveye ulaşırdı. Herkesin iştirak ettiği bayram namazları musalla denilen açık ve geniş alanda coşkuyla eda edilirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) genç, yaşlı, evli, bekâr tüm kadınların musallaya gelmesini arzu eder(Buhârî, Îdeyn, 12) hatta âdetli olan hanımların da gelip namaz kılmaksızın duaya iştirak etmelerini, bayram hutbesini dinlemelerini isterdi. (Buhârî, Salât, 2) Rahmet elçisinin gönlü elvermezdi, hanımların özel halleri sebebiyle bu coşkudan mahrum kalmalarına, mahzun olmalarına. Zira bayram bütün kulların ilahi neşveyi paylaştıkları, tekbir nidalarının semaya yükseldiği, tüm yüreklerin duaya durduğu, duaların makbul olduğu mübarek günlerdir.

Sevgili Peygamberimizin sünnetiydi bayram günü gusül abdesti almak, (Muvatta, Îdeyn,1; İbn Hanbel, IV, 79.)yeni elbise giymek, Ramazan bayramında evden çıkmadan önce hurmayla ağzını tatlandırmak. (İbn Mâce, Sıyâm, 49.)Bu sebepten olsa gerek bayramlarda tatlılar ikram edilir, tatlı sohbetler eşliğinde.

Bayram neşedir

İnsanları bir araya getiren neşe ve hüzündür. Bazen kederde kenetlenir, tek yürek olur bir millet, bazen sevinçte. Biri paylaştıkça çoğalırken, diğeri azalan… Her milletin coşkuyla mutlulukla kutladığı bayramları vardır. Aidiyyet bilincini geliştiren, kimliğinin korunmasına katkı sağlayan… Sevgili Peygamberimiz “Her topluluğun bir bayramı vardır bu da bizim bayramımızdır,” (Buhârî, Îdeyn, 3) derken bu zaman diliminin özel günler olduğuna işaret etmişti.

Fıtrat üzere yaratılan insana verilen duygulardan biridir meşru çerçeve içerisinde eğlenmek, mutluluğunu paylaşmak. Bayram, Medine sokaklarında küçük kızların şarkılar söylediği, Habeşlilerin mescitte sergiledikleri kılıç kalkan oyunlarını Allah Resulü’nün Hz. Âişe (r.a.) ile birlikte seyrettiği (Müslim, Îdeyn, 19) ve bayramların neşeyle, coşkuyla kutlandığı zamanlardı. Zira Bayramlar, sevincin, muştunun hakkını verme günleridir. Bu kutlu günde neşe ve huzur yayılır tüm yeryüzüne. Ufuklar güler, dünya bambaşka bir yer olur.

Bayram gönüller inşaa etmektir

Gönüllerin coştuğu bu mübarek günlerde elbette ihmal edilmez mahzun yürekler de.  Savaşlara, kederlere rağmen bayram gelir tüm yaralarımızı sarmak, bizleri birbirimizde buluşturmak üzere. Mazlumlara kucak açılır, kimsesizlere kol kanat gerilir. Kardeşlik bilinci en derinden hissedilir, yarışılır hayırda ve güzellikte. Rabbinin kendisine lütfettiği nimetlerden ikram eder zengin fakire, bayram sevinci yaşanır hep birlikte. Nerede bir öksüz yetim, yaşlı, hasta varsa ziyaret edilerek köprüler kurulur, gönülden gönle.

Hasretle yol gözleyen büyüklerin duası alınır, sevinç gözyaşları eşliğinde. Küçüklerin yürekleri fethedilir, verilen bayram hediyeleriyle. Tüm aile fertlerinin yer aldığı sofralar kurulur bereketle. İhmal ettiğimiz akrabalarımızın, dostlarımızın kapısı bir bir çalınır. Dargınlar barışır, kırılmış kalpler onarılır. Bayram ziyaretleriyle unutulmuş komşuluk hakları yeniden hatırlanır. Ötekiler berî olur, farklılıklarımız renk katar bayram neşesine. Bayram tüm bu güzelliklerden kaçmak ve tatil yapmak için değil, ilmek ilmek muhabbet dokumak, kardeşlik bağlarımızı güçlendirerek, gönüller inşa etmek içindir.

Ebedi bayrama erişmek

Bayramın ilk gününden itibaren Ramazan’da kazanılan güzel hasletlerin bir ömür muhafaza edilmesine niyet edilir. Zira rahmet iklimiyle arınan ruhun tekrar eski haline dönmesi ne büyük ziyandır! Oysa mümin için asıl bayram Rabbinin rızasına nail olup kurtuluşa erdiği gün olan ebedi bayramın hasretidir.  Alvarlı Muhammet Lütfi Efe hazretlerinin dizelerinde dile getirdiği gibi;

Can bula cananını, bayram o bayram ola

Kul bula sultanını, bayram o bayram ola

Hüzn-ü keder def ola, dilde hicap ref ola

Cümle günah afola, bayram o bayram ola.

Bayram yeniden insanlığımızı hatırladığımız, hayata umutla güvenle baktığımız, birbirimize kardeşlik elini uzattığımız gün olsun. Gönüller bir olsun, her gün bayram olsun.