Sümeyye Özgen

Ruhumuzu aşındıran, yontan bir denizin dalgalarına inat, haklı olmaktansa mutlu olmanın huzurlu yollarını aramak belki… Anlattığını zannederken anlamak, sorarken cevaplamak… Bazen tutkuyla konuşmak ve anlaşılamamak. Bazen merhametinden ötürü zehir gibi bir öfkeyi yutmak. Haklıyken susmak… Hayal kırıklıkları, kopuşlar, başlangıçlar... Ama her zaman, düşmek ve her seferinde daha güçlü tutunmak… Kırılan yerlerinden taze sürgün vermeyi öğrenebilmektir hayat…

Tutunmanın Öyküsü, annesiyle babasını bir kazada kaybeden, bir yanları hep eksik kalacak olan iki kardeşin birbirini tamamlamaya çalışırken içinden geçtikleri sancılı yılların öyküsü. Kitapta, bir gecede büyümenin ötesine geçen, kendi çocukluğunu içinin en derinlerine gömerek kardeşine aile olan, iki yarımı bir bütüne tamamlayan Derviş’in sabrını; küçük Rıza’nın bu bitmez sabır karşısındaki dönüşümünü insani duyguların gerçekçiliğinden uzaklaşmadan irdeliyor Aziza Rüya. Ansızın evin içine düşen kor acının içine sabrı sararak büyümenin ve büyütmenin öyküsünü anlatıyor. Umudun, yenilginin, emeğin, alın terinin, kırmanın, onarmanın, fedakârlığın, her şeyden ziyade düşmenin ve tutunmanın iç içe yoğrulduğu yerin aile olduğunu en yalın hâliyle gözler önüne seriyor. Her şeyin anlamsızlaştığı, değerlerin içinin boşaltıldığı çağımızda, kardeşliğin, iki insan arasında ördüğü gizli ve ilahi bağa dikkat çekerek aile olabilmenin anlamını yeniden sorgulamaya davet ediyor okuyucusunu. Allah’ın ilmek ilmek ördüğü bağları korumak için, modern insanı önüne katıp götüren vefasızlık seline rağmen, bazen kendi hayatından vazgeçebilmek gerektiğini öğütlüyor… Hayatın acı tatlı bütün gerçekliğini, akıcı ve etkileyici bir dille anlatıyor.

“Söz tohumdur ve dünya da sözün tarlası. O tarlada bir ağaç daha yükselsin istediğimden yazdım Tutunmanın Öyküsü’nü. Ne kadar çok ağaç dikerseniz o kadar çok gölgeniz olacak çünkü.” diyen Aziza Rüya’nın zarif kaleminden derin köklerimizi ve umudu yeniden hatırlamak isteyenlere, kardeşliğin, hayata ve birbirine tutunmanın öyküsü… 

Tutunmanın Öyküsü hepimizin içinde onarılacak bir kırık bulacak, hepimizin hayatına ufacık da olsa mutlaka bir noktadan dokunup geçecek sıcacık bir hikâye...

Editör: Mehmet Çalışkan