EN ÖNEMLİ İLETİŞİM
KENDİMİZ İLE İLETİŞİM
(Kendimizi Yönetmek)

Her insanın en büyük amacı mutlu olmaktır. En güzel olarak yaratılan insanın güzelliklere ulaşabilmesi, iyi-faydalı olması, mutlu olması, insanlar tarafından saygı görmesi, başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesinde kişinin kendisiyle barışık olması çok büyük önem arz etmektedir. Kendi içinde huzuru olmayan, kendisi ile iletişim kuramayan, kendisi ile anlaşamayan, kendi içinde gel-git yaşayan ve kendisiyle barışık olmayan bir insan, ne faydalı bir insan olabilecek, ne başka insanlar ile iletişim kurabilecek, ne de onlarla barışık olabilecektir.

İnsanların sosyal hayatlarında bulunan herkes ile iletişim kurmasının faydası olacağı gibi kendi iç dünyası ile de doğru iletişim kurmasının en çok kendisinin faydasına olacaktır. 

İnsanlar faydalı amaç ve hedefler edinmeyip doğru işlerle meşgul olmadığında, zihinler iyi işler ile meşgul olmayıp boş kaldıklarında zihin genellikle var olan imkanları güzellikleri görmek yerine çevresinde ki problemlere odaklanmak durumunda kalacaktır.

Sen kendini Hak ile Meşgul Etmezsen
Batıl Seni İşgal Eder (İmam Şafii)

Dolayısıyla insanlar kendi kendilerine bazen farkında olarak bazen de farkında olmadan bir takım yanlış, olumsuz iç mesajlarla kendi zihinlerine yanlış telkinler gönderirler. Zihin uzun süre ara vermeden aynı problemlere yoğunlaştığında yıpranır, zayıflar ve kişinin ruh halini kontrol etmesi zorlaşmaya başlar. Bu durum sürekli hale gelirse yanlışlar normal gelmeye başlar, kabullenilir ve sonra da insan kendisine gönderdiği yanlış mesajları sahip olduğu bilgi dünyası, konumunun etkisi ile kendi kendine doğru-yanlış anlayamadan yorumlamaya, içselleştirmeye başlar. Sonucunda ortaya çok büyük yanlışlarla dolu düşünceler, yargılar, kararlar ortaya çıkar. Bu durum insanların farkında olmadan bazen ciddi hatalar, yanlış yorumlar ve davranışlar yapmasına yol açar,  çevresinin kendilerinden beklemediği büyük yanlışlar yaparak herkesi şaşırtır.

Dolayısıyla her insanın kendisi ile barışık olması, yaşamında verimli ve huzurlu olabilmesi, görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine getirebilmesi için öncelikle düşünce-duygu dünyasının doğru oluşması ve kendisi ile iç iletişiminin çok iyi, doğru ve güçlü olması gerekmektedir. 

Kendi kendine konuşana deli derler diye bir söz vardır ancak kişi en çok kendi kendine konuşur, kendi kendine düşünür ama faydalı bir düşünme, konuşma iyi bir iç iletişim ile gerçekleşir.

İnsanın iç iletişimi doğru bir şekilde geliştikçe ihtiyaçlarını, değerlerini, davranış ve yeteneklerini ortaya koyabilmesi, düşündüklerini ve hissettiklerini doğru bir şekilde dile getirebilmesi başarıyla gerçekleşir. Bu iç iletişim çabası bir anlamda kişinin kendisini tanıma, anlama, güçlü-zayıf yönlerini keşfedebilme, kendisini yetiştirme, olgunlaştırma, kapasitesini gerçekleştirme çalışmasıdır. 

Bireyin kendi iç dünyası ile iletişim şekli; onun düşünmesi, hayal kurması, maddi-manevi hedefler belirlemesi, duygulanması, eksiklerinin farkına varması, kendisini geliştirmesi, iç gözlem yapması veya rüya yoluyla iç dünyasından mesajlar alması, kendi kendine birtakım sorular sorarak, bunlara cevaplar aramasıdır. 

Kendisini doğru tanıyan, anlamlandıran, maddi-manevi geliştiren birey hissettiği gerçek duygu ve düşüncelerinin farkına vararak kendisi ile doğru bir iç iletişim kurar. Kendisini doğru tanımayan anlamlandıramayan, doğru hedefler belirlemeyen bir kişi ise gerçek duygu ve düşüncelerinin ne olduğunu asla anlayamayacaktır. Kendisini doğru tanıyamayan, anlamlandıramayan bir kişinin, huzurlu olması, kendisiyle barışık olması da mümkün olamayacağından, bu tur insanlar hatalar yapma tehlikesi altında her an her şeye yanlış tepkiler vermeye hazır bir halde adeta patlamaya hazır saatli bir bomba gibi yaşamlarını sürdüreceklerdir. Bu kişilerin yanlış tepki verdikleri ve problem yaşadığı kişiler ise öncelikle yakın arkadaşları ve aile çevresindeki insanlar, iş arkadaşları olacaktır.

Herhangi bir insanı kendisine, ailesine, çevresine, topluma karşı değerini, faydasını ortaya çıkaran şey onun sahip olduğu bilgi dünyasından çok onun kimliği, kişiliği, karakteridir. İnsanın kişiliği üç yapıdan oluşmaktadır. 

1-    Düşünsel Yapısı: Kişinin sahip olduğu bilgileri ve bu bilgilerini nasıl bütünleştirdiğini ifade eder. 
2-    Duygusal Yapısı: Bir kişinin duyguları, eğilimleri, tutumları, davranışları, niyeti, görüş, düşünce ve bakış açılarıdır.
3-    Amaç Yapısı: Kişiliğin bu yapısı da, kişinin esas motivasyonunu sağlayan değerler dizisinden oluşur. Kişinin önem verdiği şeyler değerlerini oluşturur. Önceki yazımızda bu konuyu dile getirmeye çalışmıştık.

İç iletişim ile ruhsal durum-psikoloji birbiri ile çok sıkı bağlantılara sahiptir.

Kişinin kendisiyle iç iletişiminde duyguların etkisi-rolü çok ciddi bir öneme sahiptir. 

Bazı duygular vardır ki kişide güçlendikçe huzur verir, iç iletişimi kuvvetlendirir ve kişiyi doğru düşüncelere-davranışlara ve mutluluğa yaklaştırır. İnsanın çevresiyle uyumlu bir görüntü çizerek hem çevresindekiler ile kolay bir iletişim kurabilmesine imkân verir hem de çevresinin onun ile sağlıklı bir iletişim kurabilmesine imkân sağlar.  Bazı duygular ise kişide güçlendikçe olumsuz etkiler ortaya çıkarır, iç iletişimi olumsuz etkilediği gibi sosyal çevresi ile uyumunu bozar, onlar ile iletişimine de zararlar verir.

Her insana; doğru yönetilmediğinde ciddi fayda veya zararlar verebilecek duyguları başlıklar halinde zikredip açıklama ve içeriklerini bir sonraki yazımızda ele almaya çalışacağız. Duyguları doğru yönetmek kapsamı içerisinde hangi duyguyu nerelerde kullanmamız gerektiği ve hangi ölçülere dikkat etmemiz gerektiğini inceleyeceğiz.

Olumlu Duygular:
-    İNANÇ
-    GÜVEN
-    SEVGİ
-    ZİNDELİK
-    COŞKUNLUK

Olumsuz Olabilecek Duygular
-    KORKU
-    ENDİŞE
-    ÜZÜNTÜ
-    ÇÖKÜNTÜ
-    KIZGINLIK