“Gençlere cami merkezli bir hayat tarzı kazandıracak çalışmalar yapmak, birlik ve beraberlik mekânı olan camilerde gençlerin ibadetlere katılımını teşvik etmek” amacıyla Kayseri İl Müftülüğünce düzenlenen “Gençlik Huzur’da Buluşuyor” projesi kapsamında 41. buluşma Hunat Camii’nde düzenlendi.

Burada gençlere hitap eden ve ramazan ayının önemine değinen İl Müftüsü Prof. Dr. Şahin Güven, şöyle konuştu:

“Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır, ‘Kim inanarak, iman ederek ve karşılığını da yalnızca Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları affolunur.’ Peygamberimiz (s.a.s.) bize bir müjde veriyor. Ramazan orucunu yürekten inanarak, iman ederek, Allah emrettiği için tutarsak ve karşılığını da bu dünyalık için değil, Allah’tan ahirette isteyecek olursak Allah geçmiş günahlarımızı affeder.

Peygamberimiz (s.a.s.), Hicretin 2. yılı Şaban ayında şöyle söyledi: ‘Ey Müslümanlar! Mübarek bir ay olan ramazan ayı gelmek üzeredir. Allah ramazan ayında oruç tutmayı sizlere farz kılmıştır. Ramazan ayı boyunca göklerin, yücelerin, semaların kapıları açılır, cehennemin kapıları da kapatılır. Şeytanların azgınları da geme vurulur, bağlanır.’ Yani Allah Teâlâ ramazan ayında Müminlere öyle bir bereket kapısı açar ki ramazan ayında cennet yollarını öylesine kolaylaştırır ki insanın cehenneme gidecek bir yolu kalmaz adeta. Ayrıca onu cehenneme sürükleyecek olan şeytanların bile engellenmesinden maksat şudur, ‘Ey Müslüman! Sen de gayret et ve bu ramazanın manevi ikliminden istifade et. Allah sana bu imkânı hazırlıyor, sen de öyleyse gayret göster!’

Peygamberimiz (s.a.s.) yine bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: ‘Eğer bir mümin kul büyük günahlardan sakınırsa Allah o kimsenin 5 vakit namazının arasında işlemiş olduğu küçük günahları, bir cumadan öbür cumaya kadar ya da bir ramazandan diğer ramazana kadarki arada işlediği küçük günahları, o kıldığı namazlar, kıldığı cumalar ve tuttuğu oruçlar hürmetine affeder.’ Demek ki ramazan ayı bizler açısından günahlarımızın affolunacağı ve bizlere hayır ve bereket getirecek bir zaman dilimidir.

Rabbimiz (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de Bakara suresinde ramazan ayındaki orucun farz kılınmasının hikmetini de şöyle açıklıyor: ‘Ey iman edenler! Sizden önceki milletlere farz kılındığı gibi oruç sizlere de farz kılındı. Umulur ki bu oruç vesilesiyle daha muttaki kullar olursunuz.’

Biz bu ayetten iki şey anlıyoruz:

1. Bu oruç ibadeti bütün ümmetlere farz kılınmış, insanlıkla yaşıt bir ibadettir.

2. Oruç bizleri Allah’ın emirlerini yapmaya ve yasaklarından kaçınmaya sevketmelidir. Ramazanda eğer daha muttaki kul olduğunuzu hissediyorsanız ve ramazandan sonra da bunu bu şekilde devam ettirebiliyorsanız biliniz ki ramazan sizin için hayırlı olmuştur. Ramazan size hayır ve bereket getirmiştir. Ama eğer böyle olmuyorsa kendimizi gözden geçirelim.

“Ramazan ayı Kur’an ayıdır”

Ramazan ayı oruç ayıdır. Ama ramazan ayı aynı zamanda Kur’an ayıdır. Kur’an-ı Kerim ramazan ayında indirilmeye başlandı. Bunu ayet-i kerimeden biliyoruz, Allah (c.c.) şöyle söylüyor: ‘Ramazan ayı Kur’an’ın kendisinde nazil olmaya başladığı aydır. O Kur’an ki insanlar için bir hidayet rehberidir, yol göstericidir, kılavuzdur.’

Yine hepimizin bildiği üzere Kur’an, Kadir Gecesi’nde nazil olmaya başladı. Kadir Gecesi de ramazan ayındadır. ‘Biz Kur’an’ı Kadir Gecesi'nde indirdik.’ diyor ayet-i kerime. Kur’an’ın indirilmesi Kadir Gecesi’nde başladı ve 23 yıl sürdü. Kur’an, nazil olduğu geceyi bin aydan daha hayırlı kılmıştır. Kur’an, nazil olduğu ayı ayların sultanı yapmıştır. Kur’an, nazil olduğu kimseyi âlemlere rahmet olarak kılmıştır. Öyleyse bu Kur’an, nazil olduğu kalbi âlemlere rahmet olarak insanlığın en şereflisi kılıyorsa, nazil olduğu ayı ayların en şereflisi kılıyorsa, nazil olmaya başladığı geceyi gecelerin en hayırlısı ve bin aydan daha hayırlı kılıyorsa bizde neler yapmaz ki! Nazil olduğu ve inanan müminin kalbini harekete geçirdiği sürece o mümini cennetlik kılar. Bu sebeple bizler ramazan ayını iyi değerlendirmeliyiz.

“İftar sofralarımız israf sofralarına dönüşmesin”

Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: ‘Ramazan ayında Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse bedbaht bir kimsedir.’ Bu kadar önemli bir rahmet ayı gelecek ve bundan istifade etmeyen kimse bedbaht kimsedir. Yine Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadislerinde buyuruyor ki: ‘Ramazan ayına girdiği halde günahlarını affettiremeden bu ayı tamamlayan kişinin burnu yerde sürünsün.’ Bu kadar güzel imkânın var olduğu ramazan ayını eğlencelerle ve şenliklerle geçirmeyelim. Teravihlerle, iftar sofralarında ailemizle, komşularımızla, akrabalarımızla, ihtiyaç sahipleriyle, öğrencilerle bir arada geçirelim. İftar sofraları israf sofralarına dönüşmesin. İftar sofralarında sadece birbirimizi ağırlamayalım; ihtiyaç sahiplerini de düşünelim. Lüks ve israftan sakınalım. Hz. Ali’nin güzel bir sözü vardır:  ‘Fakirin ihtiyacı, zenginin israfı kadardır.’ demek ki zengin israf etmese fakirin ihtiyacı görülecek.

“Ramazan ayı eğlence ayı değildir”

Özellikle belediyelerimize de rica ediyorum. Teravih zamanlarında eğlence koymasınlar. Zaten ramazan ayında eğlence olmaz, ramazan ayı arınma ayıdır. Bunu böyle bilmek durumundayız. İnsanı teravihten alıkoyacak hiçbir şey olmamalıdır. Özellikle de son 10 gününde imkânı ve zamanı olan kardeşlerimiz en az 1 gün olmak üzere itikâfa girsinler. İtikâfa girmek isteyen kardeşlerimiz camilere müracaat etsinler. Biz daha sonra ilan edeceğiz. Altyapısı uygun olan camilerde mümin kardeşlerimizin itikâf ibadetini yapmalarına imkân tanıyacağız inşallah.”

İl Müftüsü Güven’in sohbetinin ardından program tesbihat ve dualarla devam etti.

Editör: Mehmet Çalışkan