Kayseri İl Müftülüğü “Gençlik Huzur’da Buluşuyor” projesi kapsamında düzenlediği programda, sabah namazında gençleri bir araya getirdi.

Hunat Camii'nde gerçekleşen programa gençler ve vatandaşların ilgisi yoğundu.

Gençlere hitaben bir konuşma yapan ve Peygamber Efendimizin (s.a.s.) "Kıyamet kopup, insanlar yeniden diriltildikleri zaman mahşer yerinde toplanılacak. Şu yedi özelliğe sahip olan kimseler, hiçbir gölgenin olmadığı o anda arşın gölgesinde gölgelenecekler: Adaletli yöneticiler, Allah’a ibadetle büyüyen gençler, kalpleri mescitlere bağlı olan insanlar, Allah için birbirini seven dostlar, iffet ve namuslarını koruyan insanlar, Allah rızası için gizli bir şekilde hayır hasenatta bulunan ve Allah’ı gizlice zikrederken gözyaşı dökebilen insanlar." hadis-i şerifini hatırlatan Prof. Dr. Şahin Güven şöyle devam etti:

"Adil yönetici olmak"

"Yöneticilik, idarecilik ateşten bir gömlektir. Eğer adaletle liyakat sahibi insanlara görev veriyor ve işini iyi niyet, ihlâs ve samimiyetle yapıyorsa yüce Mevla, o adaletli yöneticileri arşın gölgesinde gölgelenecekler arasına alacaktır. Bu sebeple her birimiz, özellikle yönetici konumda olanlarımız adaletle hükmetmek durumundalar. Diğer taraftan her bir baba aile reisidir, eşinden ve çocuklarından sorumludur. 

"Allah’a ibadetle büyüyen gençler"

Kayserimizde 4 tane üniversitemiz ve 70 bin’in üzerinde öğrencimiz var. Hem bulundukları yerlerde yaptığımız sabah namazı buluşmalarında hem de her ayın ilk pazar günü burada merkezi olarak yaptığımız sabah namazında gençlerimiz büyük bir teveccüh gösteriyorlar. Efendimiz (s.a.s.) gençlere neden böyle özel değer verdi? Çünkü gençlik yaşı insanın gücünün, kudretinin ve şehevi arzularının doruk noktada olduğu bir zaman dilimidir. Bu sebeple gençleri farklı yönlere çekecek, onları Allah’a kulluktan uzaklaştıracak o kadar çok kötü yollar var ki! Gençlerimiz eğer o kötü yolları ve kötü alışkanlıkları elinin tersiyle itip de camiye ve mescide geliyorlarsa bu günün dünyasında en büyük cihadı işliyorlar. Bu sebeple Efendimizin (s.a.s.) şu tavsiyesine uyalım: ‘Çocuklarınız yedi yaşına geldikleri zaman onları namaza alıştırın’.

"Kalpleri mescitlere bağlı olan insanlar"

Kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar, çocuklar; hepsini de bunun içerisinde sayabiliriz. Kalbi camiye bağlı olmak ne demektir? Hatta hadisin ifadesiyle 'kişi sanki kalbini almış, camiye, mescide asmış, kalbi sürekli mescit, mescit, mescit' diye atıyor. Bunun anlamı şudur: camiler öncelikli olarak ibadet mekânlarıdır. Bu camilerde insanlar, komşular birbirlerini tanıyor, eğer ihtiyaçları varsa birbirlerine yardımcı oluyorlar. Hele hele şu şehirleşme ve apartman hayatında kimsenin kimseyi tanımadığı bir ortamda, eğer mahalleye yeni taşınan bir komşu camiye geliyorsa, hemen ilk diyalog kurduğumuz, ilişkiye ilk girdiğimiz komşumuz o oluyor. Camiler aynı zamanda İslam Medeniyetinin kurucu unsurlarıdır. Bir memleket, bir belde, bir ülke Müslümanlığının nişanesi olarak camileri ve minareleri görür. 

"Allah için birbirini seven dostlar"

Bunlar Allah rızasının olduğu yerde bir araya gelirler, Allah’ın rızasının olmadığı yerden ise hemen ayrılırlar. Şu modern dünyada insanlar o kadar ilerlemiş iletişim çağına rağmen dostsuz ve kimsesiz yaşamaktadırlar. Gerçek dost, senin sevincini ve üzüntünü paylaşabilen kimsedir. Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır, üzüntüler paylaşıldıkça azalır.

"İffet ve namuslarını koruyan insanlar"

Yani namusunu korumak, harama el uzatmamak. Peygamberimiz (s.a.s.), makam mevki sahibi ve güzel bir kadın kendisine gelip ‘Ben kendimi sana teslim etmek istiyorum, gel benimle birlikte ol, nikâhsız birliktelikle zina et benimle.’ dediğinde, böyle bir teklife Hz. Yusuf’un Züleyha’ya yaptığı gibi ‘Ben Allah’tan korkarım, ben haram işleyemem.’ diyebilen bir kimse arşın gölgesinde gölgelenecektir diyor. Gençler imkânını bulduğu ölçüde, zamanı geldiğinde evliliklerini geciktirmeden evlenmeliler. 

"Allah rızası için gizli bir şekilde hayır hasenatta bulunan kimseler"

Sağ elinin verdiğini sol elinin görmeyeceği kadar gizli yapan. Biz Allah’ın rızasını kazanmak için yaparız hayır ve hasenatımızı. Başkaları görsün diye yaparsak zaten bir sevabı kalmaz. 

"Tek başına iken Allah’ı zikreden ve Allah’ı zikrederken göz yaşı dökebilen insanlar"

Bizler, bizi yaratan Rabbimizi asla unutmamalıyız. Allah yokmuş gibi hareket edemeyiz. Allah vardır, birdir ve hepimizin ne yaptığını görüyor. Allah’ın görevli melekleri bütün yapıp ettiklerimizi kayda geçiriyor ve bir gün bunun hesabını vereceğiz. Öyleyse Allah’ı sevip Allah’a ümit beslemeliyiz. Allah’a tevekkül etmeli, her şeyi O’ndan istemeliyiz. Onun için Rabbimizi çokça anacağız. Allah Teâlâ, kalplerin ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olacağını, huzura kavuşacağını bizlere bildiriyor. O tatmin olan kalp, gözümüzden gözyaşı olup akacaktır. ”

Sabah namazı buluşması, tesbihat ve dualarla devam etti. Program sonrası cami çıkışında cemaate çorba ikram edildi.


 

Editör: Mehmet Çalışkan