Giriş

Bir vaizler seminerinde dönemin başkan yardımcılarından rahmetli Dr. Fahri Demir hocamız şöyle demişti: vaaz, bilinen şeylerin tekrarıdır. Evet, vaazlarda bilinen konu başlıkları anlatılır. Zaman içinde dinleyenlerin değişmesi, bilinenlerin unutulması, eksiklerin telafi edilmesi ve bilgimizin güncellenmesi için bu tekrara ihtiyacımız var. Öğüt veya nasihat her yaşta her insanın ihtiyacıdır. Bazen de tekrarı gerekir. Hatta aynı kelime veya cümlelerin. Biz bunu Kur’an-ı Kerimde de açıkça görürüz. Esasında vahyin kendisi bir vaaz / öğüt / nasihattir. Çünkü Rabbimiz peygamberlere gönderdiği vahiy ile insanları uyarmıştır. (Bkz: Âl-i İmran,3/138; Yusuf, 12/104; Enbiya, 21/50; Sâd,38/67; Hâkka,69/48)

Vahiy, Efendimiz ile son buldu. Son vahiy Kur’an-ı kerim mushaf halinde elimizde mevcuttur. Korunmuş bir şekilde bize ulaşmış ve kıyamete kadar da korunacaktır. ( Hicr,15/9) Efendimizin (s.a) mübarek hayatı da kayıt altına alındı. Ve bütün vaaz ve irşat çalışmalarının temeli son vahiy kur’an ve sünnettir. İnsan yaratılışı gereği unutur, gafleti olur veya ihmali olur. Aynı zamanda içinde bulunduğu zamana göre yeni problemleri ve ihtiyaçları doğar. İşte bu sebeple uyarılma, hatırlatılma ve eksikliklerinin telafisi her insan için ve her toplum için her zaman asli bir ihtiyaçtır.” Ama (alanlar için) öğüt vermeye devam et, zira öğüt inananlara fayda verir (Zariyat, 51/55)

Geleneksel olarak camilerde Cuma günleri, ramazanlarda, kandil günlerinde ve değişik vesilelerle topluma ulaşma imkanı olurdu. Sonra gelişen hayat şartları ve imkânlarla köy odalarındaki sohbetlerden tekke ve zaviyelerdeki buluşmalara ve yine ev buluşmalarında klasik bir kitap okuma veya bir metin takip etme şeklinde vaaz ve irşat hizmetleri devam edegelmiştir. Hac uğurlama, asker uğurlama, cenaze ve düğünlerde mevlit okuma programları da irşat hizmetleri açısından bir imkân sunmuştur. Ama sosyal hayatın hızla değişime uğraması, şehirleşme, sanayileşme, ulaşım imkânlarının çoğalması ve teknolojide dünyanın geldiği nokta beraberinde imkânları da problemleri de getirmiştir.

Artık günümüzde insanların uzun şeyler dinlemeye veya seyretmeye zamanı yok. Kısa veya anlık diyebileceğimiz görseller daha da dikkat çekiyor. Haberleşme konusunda ve bilgi aktarımında bambaşka bir dünya var. İnternet ortamında oluşturulan sosyal medya ortamları bir açıdan büyük bir imkân, bir açıdan ise dipsiz bir kuyu. Özellikle gençlerde bağımlılık derecesinde meşguliyetin olması ayrı bir konudur. Ama şu var ki, görevi dini anlatmak olan her insanın da uzak kalamayacağı bir dünyadır. Zaten biz istesek de istemesek te medya vaizleri kavramı oluştu. Resmi görevi olmayan birçok şahıs kamera karşısına geçip kendince toplumu irşat etmeye devam ediyor. Ve maalesef bunu denetleyen de yok. Kurumsal olarak da biz bundan bigâne kalamazdık. Ve Başkanlığımız 16.04.2020 tarihli yazı ile alınması gereken tedbirleri bildirdi. Esasında bu yazıda ifade edilen hususlar yol haritamızdır.

Salgın ile beraber hayatımızda bazı değişiklikler oldu. Alışverişten seyahate birçok alanda yenilikler geldi. Şüphesiz bunlardan birisi de vaaz ve irşat hizmetlerindeki yeni yol ve yöntemlerden birisi olarak sosyal medyadır. Sosyal medyayı / dünyayı meşru şekilde değerlendirmek elbette ki sorumluluğumuzdur. Ayrıca sosyal medya topluma ulaşmak için günümüzdeki en kolay ve en geniş imkânlardan birisidir. Zaten sosyal medyada kelimenin tam anlamıyla bir patlama oldu. Ancak her konuda olduğu gibi irşat hizmetlerinde de süreklilik, verimlilik, faydalı olmak, kalıcı olmak ve kurumsal davranmak gibi hususlara azami dikkat etmek durumundayız.

Bazı Öneriler

Başta il müftülüklerimiz olmak üzere ilçe müftülüklerimizin tamamına yakını sosyal medyada yayınlar yapmaktadır. Ayrıca din görevlilerimizden de azımsanmayacak sayıda mesai arkadaşımız sosyal medyayı değerlendirmektedir. İçinde bulunduğumuz zor şartları da düşünürsek bu durum olumlu bir gelişmedir. Ancak belli ölçülere dikkat etmez isek bizi zora sokacak tablolar ile de karşılaşmak mümkündür. Yaşadığımız bu süreçte gözleyebildiğimiz kadarıyla bazı tespitleri ve bunun ışığında önerileri paylaşmak istiyorum. Hiç şüphe yok ki sosyal medya konusunda mesai harcayan her bir arkadaşımızın bu konuda söyleyecekleri de vardır. Bazı tespit ve önerilerimiz şöyledir:

Takipçi Profili Değişken: Her sosyal medya zemininin kendisine göre takipçisi var. En çok takip edilen üç alan var: instagram, twitter ve facebook. Bununla beraber katılımcıların durumuna göre zoom, teams ve diğerleri de aktif olarak kullanılmaktadır. Bütün bunlarda eğitim ve yaş durumlarına göre takip ettikleri mecraları iyi tespit etmek gerekir.

Görevimiz Cevap Yetiştirmek Değil: Gündelik tartışma konuları ister istemez her birimizi meşgul ediyor. Bir yerlere cevap yetiştirmek anlamına gelecek duruşlardan kaçınılması gerektiğini düşünüyorum. Yapacağımız programlar ve konuşmalar kişileştirmekten ve adrese teslim anlamına gelecek duruşlardan uzak olmalıdır. Zaten kamuoyunu ilgilendiren konularda Başkanlığımız Diyanet TV de gerekli programlar yapılıyor.

Sosyal Medyada Kıyafet: Sosyal medya hesaplarından konuşurken genelde biz bir camide konuşmuyoruz. Kurumdaki odamızda veya evimizdeki kütüphanede konuşuyoruz. O zaman cami ortamındaki gibi sarık ve cübbe yerine konuşmalarda kıyafetimizin genele hitap eden bir şekilde sade olması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü takipçi profilimizin yaş ve eğitim durumu farklıdır. Hatta bazen ilk defa bizi takip eden kişilerle bile karşılaşmamız mümkündür.

Konuşma Sürelerini İyi Ayarlamamız Gerekir: Uzun süreli konuşmaların daha az izlendiği bilinen bir gerçektir. Bildirilen sürenin veya dijital ortamın bize sunduğu zamanı iyi değerlendirmek gerekir. Süre konusunda belirleyici olan faktörleri de göz önünde bulundurmak gerekir. Süre konusunda hitap ettiğimiz kesimin yaş ve eğitim durumu da belirleyici faktördür.

Konu Başlıkları İyi Seçilmeli: Başkanlığımızca tespit edilen konu başlıklarının takibi kurumsal birliktelik açısından son derece önemlidir. Farkındalık oluşturmak, bir konunun toplumun büyük kısmı tarafından takip edilmesi ve bilinç oluşması açısından önemlidir. Bunun haricinde müftülüklerce belirlenecek olan konu başlıklarında da görev yaptığımız şehir veya bölgenin şartları, imkânları ve öncelikleri önemlidir. Yine konular işlenirken Başkanlığımız Din İşleri Yüksek Kurulu görüşlerinin esas alınması gerektiğini unutmayalım. Fetva birliği ve din güvenliği gibi konular son derece önemlidir.

Afişler İyi Hazırlanmalı: Medya dili ile din dili konusu iyi ayarlanmalı. Medyanın kendine has alıştığı ve geliştirdiği bir üslubu vardır. Ama biz topluma din anlatacağımız için sabitelerimizi bırakmadan çalışmalarımızı yürütmeliyiz. Bir konunun ilan ve tanıtımını daha iyi yapalım derken hem kurumsal duruşa hem de irşat diline yakışmayacak tasarım ve cümlelere yer veremeyiz. Biz herhangi bir şirketin reklamını yapmıyoruz. Ayrıca çok kelimeden ziyade dikkat çeken ve konuyu anlatan veya hatırlatan bir kelime / cümle seçimi olmalıdır.

Canlı Yayınlar Risklidir: Özellikle kurum dışından konukların katıldığı canlı yayınların riski vardır. Canlı yayınlarda konuşmaları geri alma imkânı yoktur. Bu açıdan canlı yayınlarda bilginin sıralı sunumu ve kaynak hazırlığı iyi yapılmalıdır. Bu hem muhteva hem de görüntü açısından önemlidir. Sunuculuk yapan veya konuğa eşlik edecek olan personelimizin seçimi de bu açıdan büyük önem arz etmektedir.

Seçilecek Misafirlerin Seçimi Önemli: Konuşmacı kişinin akademik kariyere sahip olması veya tanınmışlığı izlenmeyi artırır. Ama sadece izlenmek için değil, sahih bilgiyi paylaşmak için konuklar iyi seçilmeli. Bizim yapacağımız yayınlar başkaları ile yarış için değildir. Ayrıca toplumda konuşulan güncel bir konuya cevap yetiştirmek gibi bir durum içinde de olmamalıyız. Bizim bir tek gayemiz var: o da dini sahih bir şekilde anlatmaktır.

Sürekliliği Sağlanmalı: Başlanılan bir program bir defa değil bir süre devamı düşünülüyorsa zihinlerde kalıcı bir dönem olmalı. Örn: Her hafta Perşembe saat: 15.00 gibi. Eğer bu her hafta devam ederse bir programı takip edemeyenler diğerini takip edebilirler. Tecrübe ile görülen odur ki haftalık olmayan proğramların takibi çok verimli olmamaktadır.

Genel Görüntünün Önemi: Kameraya yansıyan genel görüntü kurumsal kimliğe uygun olmalı. Konuşmacının arkasında veya yanında bulunan resim, arka zemin rengi ve ortamdaki objeler farklı anlamlara yorumlanacak şekilde olmamalıdır. Konuşan kişinin / kişilerin kıyafetlerinin sade olması önemlidir. Dinleyenler konuşanın sözlerine dikkat kesilmelidir. Camilerdeki vaazların canlı olarak verilmesinde şu husus da dikkat edilmelidir: kamera konuşan kişiye çok yakın olmamalıdır.

Önyüz Görüntüsü: Başkanlık amblemi mutlaka yer almalıdır. Hemen altında yayın sahibi müftülüğümüzün adı olmalıdır. Sonra konuşmacının ismi, görevi veya ünvanı belirtilmelidir. Yine konu başlığı da burada yer almalıdır. Bu hususta da çok fazla görüntüye boğmamak gerekir. Eskilerin tabiri ile muhtasar ve müfid.

Sonuç:

Sosyal medya artık hayatımızda. İrşat hizmetlerinde salgın sürecinde sosyal medya konusunda önemli bir tecrübe kazandık. Ve tecrübe birikimi devam edecek. Bu sahada hizmetlerimizi yürütürken din dili ve medya dilini birleştirerek, kaynaklara dayalı, konuları şahsileştirmeden, siyasi bir takım değerlendirmelere girmeden, toplumun her kesimine hitap eden, görüntüsü ve muhtevası ile kuşatıcı, zamanlaması yerinde, bilgi ve duyguyu birlikte sürdüren bir anlayışta olmalıyız. Cami dışı din hizmetleri başlığında en önemli konu başlıklarından birisi de artık sosyal medyadır. Bundan sonraki üç aylık veya yıllık planlarımızda buna göre hazırlıklarımızı yapmalıyız.