Hac farizasını ifa etmek için önce Arafat’ta ardında Müzdelife’de vakfe yapan yüzbinlerce Müslüman, haccın vaciplerinden olan şeytan taşlama vazifesini yerine getirmek için Mina’ya geçti.

Kilometrelerce yolu yürüyerek kat eden hacılar, Bayramın ilk günü, Akabe cemresine yedi taş attı. Bayramın ikinci günü ise üç cemreye de taş atan hacılar, bayramın üçüncü günü de her üç cemreyi taşlayarak şeytan taşlama görevlerini yerine getirecekler. Ancak Mina’da konaklayan hacılar, bayramın dördüncü günü de üç cemreye taş atacaklar.

Müslümanlar, şeytan taşlama ile Hazreti İbrâhim’in kendisini Allah’ın emrini yerine getirmekten alıkoymak isteyen şeytanı taşlamasının hatırasını yaşatmakta ve insanları daima günaha sokmaya çalışan şeytana karşı bir tür tepki ve direnmeyi temsil etmektedirler. Hazreti Muhammed de Vedâ haccı sırasında bu cemrelere taş atmış ve özellikle bu esnada hac ibadetinin yapılış şeklinin kendisinden öğrenilmesini istemiştir.

Haccın vaciplerinden olan “Şeytan taşlama”nın anlamını Cemarat’ta Malatya İl Müftüsü Veysel Işıldar ile konuştuk.

Diyanet Haber’e açıklamalarda bulunan Işıldar, “Bugün burada Cemarat yani şeytan taşlama mahallinde bulunuyoruz. Şeytan taşlama hac ibadetinin vaciplerinden bir tanesidir. Hac, bu ibadet yapılan bu ibadet yapılmadığı sürece eksik kalır. Bunun da bir cezası vardır.” dedi.

Müslümanların Hazreti Peygamberin öğrettiği şekilde şeytan taşlama yaptıklarını ifade eden Işıldar, “Bayramın birinci günü büyük şeytanı taşlamak suretiyle bu ibadete başlıyoruz. 7 taş taş atıyoruz büyük şeytana. Bayramın ikinci gününde ise küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atıyoruz. Üçüncü gün yine aynı şekilde küçük orta ve büyük şeytana taş atıyoruz, Mina'da geceleyen hacılarımız da dördüncü günü küçük orta ve büyük şeytana taş atmak suretiyle bu vazifeyi ifa ediyorlar.” diye konuştu.

Işıldar, şeytan taşlarken “Allah’ın adıyla…Allah en büyüktür. Şeytan ve taifesini kast ederek taş atıyorum” duasıyla taşların atıldığını belirterek, “Kur'an-ı Kerim'de. Nisa Suresinin 76. ayetinde Cenab-ı Hak, şeytanın hilesinin tuzağının aslında çok zayıf olduğunu bize ifade ediyor. Yine İbrahim Suresi’nde Allah-u teâlâ mahşer gününde şeytanla insanı karşılaşmasını ve oradaki şeytanın ifadelerini bize şöyle anlatıyor, “Orada hüküm verildikten sonra şeytan diyecek ki, ben size bir takım vaatlerde bulundum fakat benim vaatlerin hepsi yalandı, gerçek değildi. Benim sizin üzerinizde zorlayıcı bir gücüm de yoktu aslında ben sizi davet ettim. Siz de benim davetime uydunuz. Bugün ne benim size ne de sizin bana faydanız olmaz. Herkes kendi başının çaresine baksın” diye somut bir şekilde mahşerde ki karşılaşmayı ayet-i kerime bizim gözümüzün önüne getiriyor.” ifadelerini kullandı.

“Şeytanla aramıza kalın duvarlar ördüğümüz anlayışıyla taş atıyoruz”

Şeytan taşlama günlerinde Müslümanların İbrahim peygamberin şeytanla karşılaştığında yaptıklarını yaparak, onun sünnetini yerine getirerek bu vazifeyi ifa ettiklerini dile getiren Işıldar, “Bu alanda şeytan üç defa İbrahim peygamberin karşısına çıkmış ve üç defasında da İbrahim peygamber şeytana 7 defa taş atarak yere yığılmasını sağlamıştır. İkinci taşlamada yani orta şeytana taş atmak suretiyle yine aynı şekilde şeytanı rezil etmiştir. Üçüncü taşlamada ise şeytan artık yere yığılmış adeta beli kırılmıştır. Biz bu vazifeyi yapmak suretiyle somut olarak artık şeytanla aramıza kalın duvarlar ördüğümüzü, onu da hayatımızdan çıkardığımızı, attığımızı… Hac ibadetini yerine getiren her bir Müslüman bu anlayışla bunu yapıyor.” şeklinde konuştu.

Işıldar, Müslümanların euzu besmeleyi her çektiğinde, “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım” dediğini hatırlatarak, “Burada onun bir adım ötesine geçmek suretiyle haccın şartlarından, şeairinden olan, hacda şuurlanmayı gerektiren bir davranışı sergilemiş oluyoruz. Nedir o? Artık şeytana taş atmak suretiyle şunu demiş oluyoruz, Sen benim hayatımdan uzak olacaksın, benim değerlerimden uzak olacaksın. Bu mesajı biz adeta davranışlarımızla göstermiş oluyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

“Şeytanın hiçbir aldatmacasına prim vermeyeceğimizi göstermiş oluyoruz”

İsra Suresi’nin 65. ayet-i kerimesi’nde şeytanın Allah’ın kulları üzerinde zorlayıcı bir gücünün olmadığını, inananlara güvenip dayanmak için Allah’ın yeterli olduğunun buyurulduğunun altını çizen Işıldar, “Bu, Allah'ın mümin kulları için büyük bir müjdedir. Yine Mücadele Suresi’nin 19. ayetinde de şeytan ve taraftarlarının mutlaka kaybedeceklerini Cenab-ı Hak bize ifade ediyor. Öyleyse burada yaptığımız, haccın şeairinden olan, bize şuurlanmayı kazandıran vacip olan bir ibadettir. Hayatımız boyunca artık şeytanın hiçbir aldatmacasına, iğvasına prim vermeyeceğimizi, onun hilelerine, tuzaklarına hiçbir şekilde düşmeyeceğimizi onu taşlamak suretiyle hayatımızdan kovduğumuzu, tard ettiğimizi bu davranışımızla göstermiş oluyoruz. Aslında Allah'a verdiğimiz kulluk sözümüzü de bir kere daha burada pekiştirmiş, teyit etmiş oluyoruz.” diye konuştu.

Editör: Mehmet Çalışkan