Martı konuşmasına, “Diyanet İşleri Başkanlığı ve İnönü Üniversitesinin öncülüğünde gerçekleştirilecek olan Uluslararası Cami Sempozyumu'na hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz.” ifadeleriyle başladı.

Başkan Yardımcısı Martı, "Zengin bir perspektifle, farklı açılardan camilerimizi konu edinecek olan sempozyumun bu iki güzide kurumun ortaklığıyla düzenlenmesi, caminin, ilmi ve ibadeti aynı kubbe altında toplayışına telmih gibidir. Zira Mescid-i Nebevi'den bugüne camilerimiz, ibadetin olduğu kadar bilginin de huzurunu ve coşkusunu yaşatmakta; sadece ezan, namaz, zikir ve dua değil, aynı zamanda ilim, irfan, edeb ve hikmet sunmaktadır." dedi.

Cami ile ibadet, ibadet ile hayat arasında sürekli bir akış olduğunu vurguayan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Matı konuşmasını, "Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde 'Yeryüzü bana mescit kılındı.' buyurmuştur. Hâl böyle iken Mescid-i Nebevi’nin inşa edilmesi göstermektedir ki caminin Müslüman kimliğini, ümmet bilincini, tevhit ile vahdet arasındaki köprüyü inşa etmek gibi yüce bir misyonu vardır. Cami ile ibadet, ibadet ile hayat arasında sürekli bir akış bulunur. Cami; ibadetin hayata can verdiği, hayatın ise ibadet neşvesine dönüştüğü mukaddes mekândır. Dolayısıyla gönüllerin sükûna erdiği, zihinlerin beslendiği, insanların güven bulduğu bu müstesna mekân, elbette hayatın merkezinde olmalıdır. Şeklinde sürdürdü.

Diyanet İşleri Başkanlığımız, ülkemizde ve dünyanın dört bir köşesinde minareleriyle İslâm’ın şiarı olan, dalga dalga ezanlarıyla yüreklere iman, şehirlere eman dağıtan nice caminin inşasına destek olmuştur. şeklinde konuşan Prof. Dr. Huriye Martı, "Ancak Allah’ın mescitlerini imar etmeyi şeref bilen milletimizin fedakârlığı ve cömertliğiyle yükselen her bir cami için belki de en önemlisi genç ve dinamik bir cemaate kavuşmaktır. Yaşlanan, suskunlaşan ve gün geçtikçe tenhalaşan bir caminin boynu bükük demektir." dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığının camilerin, hayatın merkezinde yer alması için gayret gösterdiğine de vurgu yapan Başkan Yardımcısı Martı, "İşte bu noktada Başkanlığımız, “yaşayan cami” modeliyle, tıpkı medeniyet köklerimizde olduğu gibi, bugün de camilerimizin hayatın merkezinde yer alması için gayret göstermektedir. Toplumun bütün kesimlerine kucak açan camiler için bilhassa bu sempozyumun da düzenlenmesine vesile olan Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nı her yıl bir ivme kaynağı olarak değerlendirmektedir." dedi.

Martı sözlerini, “Bizler biliyoruz ki çocuklara camiyi sevdirmek, orada beklendiklerini ve istendiklerini hissettirmek hepimizin görevidir." şeklinde sürdürerek "Çocuğun ayağı camiye alışsın, yüzü camide gülsün istiyorsak anneleri, kadınları camiye davet etmek; fitne söylemini bir kenara bırakarak 'Allah’ın kadın kulları mescitlere gelmek istediğinde sakın onlara engel olmayın!' buyuran Allah Resûlü’ne ittiba etmek hepimizin sorumluluğudur." dedi.

Başkan Yardımcısı Martı, "Kalbi mescitte kalan, rehberini camide arayan, varoluşunun anlamını camide bulan, camiyle zehirli ideolojilerden korunan gençler için emek vermek hepimizin vazifesidir." şeklinde konuşarak "Ve bizler inanıyoruz ki camilerimiz, içinden geçtiğimiz kırılgan ve zor dönemde toplumumuza güven ve huzur aşılamanın; yaşları, sosyal statüleri, meslekleri, mezhep ve meşrepleri, ırk ve kültürleri farklı ama imanları bir olan insanlarımızı kaynaştırmanın, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmenin en muhteşem imkânıdır." dedi.
 

Editör: Mehmet Çalışkan