"Sabah Namazı Buluşmaları" kapsamında Adapazarı'ndaki tarihi Orhan Camisi'ne gelen Başkan Erbaş, cemaate sabah namazını kıldırdı. 

Erbaş, namaz sonrası cemaate hitap ederek, "Bu seher vaktinde fecir zamanı üzerimize sağanak sağanak yağan Allah'ın rahmeti, bereketi ve mağfireti hepimizin üzerine olsun. Rabbim ibadetlerimizi kabul eylesin. Tövbe ve istiğfarlarımızı makbul eylesin. 'Amin' diyen biz mümin kullarını umduklarımıza nail eylesin, korktuklarımızdan emin eylesin." diye konuştu. 

Her pazar sabahı Orhan Camii'nde artık teamül haline gelen sabah namazı sonraları sohbetlerinden birinde birlikte olduklarını belirten Erbaş, birlik ve beraberlik temennisinde bulundu. 

Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak "Din İstismarıyla Mücadele Seferberliği"ni başlattıklarını dile getirerek, "Bütün illerimizi, köylerimizi, kasabalarımızı, ilçelerimizi dolaşıyoruz, ehil isimlerle. Buna ihtiyaç var. Sizler de bu konuda bizlere yardımcı olun. Müftülerimiz, hocalarımız mihraplarımızda. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 16 üyesi ve 100'e yakın uzman ismiyle bilgi üretiyor, çalışıyor. İlahiyat fakültelerinden destekler alıyoruz. İslami ilimler fakülteleri 100'ün üzerine çıktı, 102 kadar ilahiyat fakültesi var. Bilgiyi doğru kaynağından öğrensin gençlerimiz diye ilahiyat fakülteleri kuruluyor." ifadelerini kullandı.

- "Kur'an ve sünnet beraber anlaşılır"

Mevlid Kandili'nin 19 Kasım'da idrak edileceğini aktaran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, şöyle devam etti:

"17 Kasım'da açılışını yapacağız. Önceden kutladığımız 'Kutlu Doğum Haftaları' vardı. Şimdi bütün dünyayla birlikte Hicri takvime göre Mevlid-i Nebi Haftası olarak kutlayacağız inşallah. İşte o haftada hangi konuyu işleyeceğiz? 'Peygamberimiz ve Gençlik'. Gençlere sahip çıkmazsak kim çıkacak? O yüzden bir genelge gönderdik müftülüklerimize. Kaç müftümüz var? Bin iki. Dünyanın hiçbir yerinde bin iki müftüyle çalışan ülke yok. Bu da büyük bir kazanç bizim için. Müftülerimiz sadece fetva vermek için değil, doğumundan vefatına kadar insanımızın yanında. Onlar ülkemizin en zor zamanlarında cephelerin en önlerinde yer almış, kürsüleri cephe olarak kullanmışlar, kürsülerden insanlarımızı cephelere sevk etmişler. Kendileri de onların önünde sarıklı mücahitler olmuşlar, bugün de öyle elhamdülillah.

Hurafelerle, yanlışlarla, sünneti dışlayarak, öteleyerek birtakım anlayışlar ortaya çıkıyor. Sünnet olmadan Kur'an anlaşılır mı? Peygamberimizin hayatını, sünnetini bilmeden, Kur'an anlaşılır mı? Bunları birbirinden ayırmak mümkün mü? Mümkün değil, Kur'an ve sünnet beraber anlaşılır. Kur'anı anlamak için sünnetten yararlanacağız, sünneti anlamak için Kur'an'dan yararlanacağız. Birbirinden ayrılması imkansız." 

Erbaş, "Allah için çalışmak nasıl olmalı?" konusunda da cemaate vaaz verdi.

Editör: Mehmet Çalışkan