VİDEO HABER

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın Konuşması;

Bize kıyamete kadar rehberlik edecek yüce vahyi lütfeden, bizi bugün Balkanlar’ın kalbi olan bu topraklarda buluşturan Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senâlar olsun.

Kuran-ı Kerim’i şahsında ideal bir hayata dönüştüren Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun.

Kosova Diyanet İşleri Başkanı Sayın Naim Ternava Hocamız, Kosova’nın çok kıymetli devlet büyükleri, hocalarımız, hanımefendiler, beyefendiler, sevgili gençler;
Sözlerime başlarken hepinizi sevgiyle, saygıyla, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun. Size Türkiye’den Anadolu’dan, Fatih’in İstanbul’undan, Sultan Murad’ın Bursa’sından, Hz. Mevlana’nın Konya’sından kucak dolusu selamlar getirdim; kabul buyurunuz.

Kıymetli misafirler!

Peygamberimizin dünyayı teşrifini ifade eden mevlid; Müslümanların zihin ve gönül dünyalarında bir özlem, muhabbet ve hasret olarak çok güçlü ve köklü bir yere sahiptir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şahsında insanlığın yeniden doğuşunu, aydınlık bir geleceği ifade etmektedir. İnsani ve ahlaki değerlerin yeryüzünde tükendiği bir “cahiliye” döneminde, insanlığın tekrar hak, hukuk, merhamet, güzel ahlak gibi değerlerle buluşmasının başlangıcını ifade etmektedir. 

Mevlid-i Nebiyi anmak, aynı zamanda, savaşlar, yoksulluk ve ümitsizlik gibi devasa sorunların kuşattığı yeryüzünü yeniden adalet, merhamet ve muhabbetle tanıştırmanın yolunu ve yöntemini anlamaktır.

Değerli misafirler! 

Diyanet İşleri Başkanlığımız, öteden beri belirli özel zamanları, toplumumuz ve insanlık için önem arz eden konuları etraflıca ele almaya vesile kılmaktadır.  
Bu bağlamda, 2018 yılı Mevlid-i Nebi Haftası’nda “Peygamberimiz ve Gençlik” konusunu ana tema olarak belirledik. 

Biliyoruz ki gençlik, insana bahşedilen çok kıymetli bir nimettir. 

Hayallerin, heyecanın, arayış ve idealizmin en yoğun yaşandığı dönemdir. 

Ömrün en güzel yılları olan gençlik iyi değerlendirildiğinde kişiye dünya ve ahiret saadeti kazandırmakta, güzel değerlendiril(e)mediğinde ise maalesef bir daha ele geçmeyecek kaybolan yıllara dönüşmektedir.

Aynı zamanda gençlik bir milletin geleceğidir; en büyük imkânı ve zenginliğidir. 

Mekke’de en zor zamanlarda Peygamber Efendimizin davetine icabet ederek İslam’ı kabul edenlerin çoğunu gençler oluşturmaktadır. 

Nitekim peygamber seçildiğinde, Mekke’nin zor zamanlarında onun çağrısına katılanların çoğu yine gençler olmuştu. Allah Rasulü tarihin en büyük ahlak ve hukuk inkılabını kendisine inanan bir grup gençle gerçekleştirmişti. Dolayısıyla gençlerin İslam’ı kabul etmeye, hak hakikat mücadelesine gönül vermeye daha yatkın oldukları bilinene bir gerçektir.

Bu bağlamda, eğer biz bu çağın gençlerine Hz. Peygamber gibi yaklaşabilirsek, elbette bize ilgi göstereceklerdir. Hz. Peygamberin metodu ile İslam’ı temsil ve tebliğ edebilirsek, bu asırdan ashabın gençlerine dost nice yiğit gençler çıkacaktır. 

Esas mesele Allah’ın, gencin fıtratında var ettiği duyguların doğru bir rehberlikle yönetilmesidir.

Bu çerçevede dikkatten kaçmaması gereken husus, bugün gençlerin duygularını etkileyen ve küresel boyutta hayatı kuşatan mekanizmaların istismara ve çıkara dayalı bir anlayışa sahip oluşudur. 

Nitekim kapitalizmin hayatı kuşattığı günümüzde, fark edilmenin bir aracı olarak lanse edilen tüketim ve gösteriş en çok gençleri kuşatmaktadır. Tefrika ve anarşi projeleriyle üretilen terör örgütleri, tuzaklarını gençliğin duygularının güzergâhına kurmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde derin hesapların ve çıkar tutkularının ucuz ve masum kurbanları olarak gençler seçilmektedir. 

Modern zamanlarda bilgi, ulaşım ve iletişim teknolojisinde yaşanan hızlı gelişim ve değişimler, gençliğin işini daha da zorlaştırmakta, olumsuz akım ve mecralar karşısında onları zayıf ve savunmasız bırakmaktadır. Dolayısıyla bizim, kendimiz, geleceğimiz ve ahiretimiz adına en büyük sorumluluklarımızdan biri de gençliğimize doğru bir rehberlik yapmaktır. Onları inanç ve medeniyet değerleriyle buluşturmaktır. 

Değerli kardeşlerim!

Gençlik; hayatın en dinamik, heyecanlı ve bereketli dönemidir. 

Milletleri geleceğe taşıyacak büyük bir zenginlik ve imkândır.

Bu noktadan hareketle ifade edelim ki, bir milleti tarih sahnesinde sürekli kılan, sahip olduğu kimliğidir. 

Söz konusu kimliği de dil, tarih, kültür, coğrafya, vatan gibi birtakım unsurlar meydana getirmektedir. Ancak kimliği oluşturan asıl unsur din ve inançtır. Tarih bize gösteriyor ki milletler, bahse konu değerlerini kaybettiğinde nihayetinde kimliğini de kaybediyor. Onun için özelikle Kosova Cumhuriyeti’nde üzerinde durulması gereken en önemli husus, genç nesillerin ideal Müslüman kimliğini kazanmaları için her türlü çalışmayı yapmaktır. 

Diğer yandan gençliğini iffet ve asalet ile yaşayan genç Allah katında özel bir değere sahiptir. 

Nitekim Rasul-i Ekrem Efendimiz bir hadis-i şerifinde, mahşer gününün dehşetli zamanında arşın gölgesinde toplanacak ve kendi yanında ve güvende olacak yedi grup insandan birisini;
"وَشَابٌّ نَشَأَ فِي عِبَادَةِ رَبِّهِ..."
“Neşe ve huzuru Rabbine ibadette arayan, O’na kulluk ederek tertemiz bir hayat içinde büyüyen genç” olarak müjdelemektedir.   

Kıymetli kardeşlerim!

Gençliğin ve gençlerimizin farkında olmalıyız. Onları inanç ve medeniyet değerleri ile buluşturmanın bizim sorumluluğumuz olduğu açıktır. 

Gençlere değer vermeliyiz. 

Düşüncesi hayat tarzı, kılık kıyafeti ne olursa olsun, bu coğrafyanın bütün gençlerini aynı şekilde sahiplenmeli ve önem vermeliyiz.

Sürekli eleştiri ve olumsuzluklar üzerinden değil, rehberlik ekseninde bir iletişim tercih etmeliyiz. 

Sadece nasihat değil, gençlerde görmek istediğimiz erdemleri yaşayarak örnek/rol model olmalıyız. 

Her insanın bir âlem, her varlığın bir ayet olduğu bilinciyle hareket ederek onları anlamak ve değer vermeliyiz.

Nebevî bir metot ile yaklaşarak, onlarla dost olmanın, hayatı paylaşmanın, yetki ve sorumluluk ile onları geleceğe hazırlamanın ve en önemlisi onlara engin ufuklar açmanın gayreti içinde olmalıyız. 

Yargılayan, sorgulayan, dikte eden bir tavırdan öte, dertleriyle ilgilenen, kalplerine dokunan, ümit veren ve ikna eden bir yaklaşımı öne çıkarmalıyız. 

Gençlerimizin okumayı, anlamayı, aklını kullanmayı, bilgiye sahip olmayı her daim emreden bir dinin mensupları olduklarını onların zihin ve gönül dünyasında yeşertmeliyiz. En büyük güç olarak bilginin, iyiye de kötüye de kullanılabileceğini; bu sebeple de köklü bir bilgi ve mefkûreye sahip olmak gibi asil bir gayeyi kuşanmaları gerektiğini onlara her daim hatırlatmalıyız.

Bu itibarla, gençleri İslam’ın şefkat, merhamet, hakkaniyet, güzel ahlak ve bir arada yaşama ilkeleriyle tanıştırmak bizim görevimizdir. 

Sözlerime son verirken hepinizi Allah’a emanet ediyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkı ile Kosova Müslüman kardeşlerinin yanında olmaya hep devam edecektir. Diyanet İşleri başkanlığımız Kosova İslam Birliği ile işbirliği yaparak İslam'ın değerlerini ve kültürünü yaşatacak İslam'ı yanlış algılardan korumaya devam edecektir

Bu münasebetle önceki gün bir trafik kazasında hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum ve bu aynı kazada yaralanan Türkiye Cumhuriyeti büyükelçimize geçmiş olsun diyorum.

Editör: Mehmet Çalışkan