Erbaş, “Vahyin hayatla buluşmasının en önemli merkezlerinden biri hepinizin malumu camiler/mescitlerdir. İnsanlık tarihinin başlangıcına dair Kur’an’ın bize hatırlattığı unsurlardan biri de Mekke’de inşa edilen Kâbe’dir. İlk mescit, böylece Kâbe’nin birer şubesi olan cami ve mescitler, İslam toplumlarının kimliği haline gelmiş, düşüncenin, hayatın ve medeniyetin merkezi olmuştur.” dedi.

Sosyal Yaşam Merkezi Camiler

“Medine’de İslam toplumu Mescid-i Nebi'nin etrafında şekillenmiştir.”, şeklinde devam eden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Mescid-i Nebi ihtiyaçların karşılandığı, sorunların çözüme kavuşturulduğu, kimsesizlerin himaye edildiği sosyal bir yaşam merkezi; edep, adap, ilim ve irfanın bilgi ve hikmetin aşılandığı bir mektep olarak hizmet vermiştir.” dedi.

Birlik ve Beraberliğin Sembolü Camiler

“Asırlar boyunca camiler tevhidin, birliğin, dirliğin, sevginin, paylaşmanın, yardımlaşmanın, merhametin, şefkatin sembolü olmuştur.” diyen Başkan Erbaş, “Camiler minberi ve kürsüsüyle, üstün insanlık nizamının öğretildiği, ilim ve ahlak, marifet ve hikmet derslerinin verildiği ilim merkezleri haline gelmiştir.” ifadelerini kullandı.

Kutlu İnsanlar

İlk insan ile başlayan ve Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) ile sona eren süreçte bütün peygamberler tevhidin bilinmesi, güzel ahlakın yaşanması ve adaletin tesis edilmesi için çaba göstermişlerdir diyen Erbaş, “Böylelikle onlar, vahyin kılavuzluğunda, hidayet ve iyilik uğruna gösterdikleri mücadele, sabır ve fedakârlıkla insanlığın öncüsü, önderi ve rehberi olmuşlardır, bu manada ömürlerini din hizmetine adayan ve başkalarının iyiliği için kendini feda eden en kutlu insanlar peygamberlerdir.” dedi.

Hademe-i Hayrat

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, din görevlilerinin aynı zamanda gönül doktoru olduğunu işaret ederek “Kültürümüzde 'hademe-i hayrât' olarak karşılık bulan, yeryüzünde bütün iyi ve hayırlı işlere öncülük ederek zaman ve mekânı aşan bir anlayışı kuşanan gönül doktorlarının numune-i imtisalinin Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) olduğu açık bir hakikattir.” ifadelerini kullandı.

Peygamberlerin Varisleri

Erbaş sözlerini, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır düsturuyla, asr-ı saadetten günümüze nice örnek ve önder şahsiyetler yaşamış ve onların fedakarlıklarıyla İslam’ın hayat veren ilkeleri yeryüzüne güzellik katmıştır. Özellikle dünyanın, her alanda büyük değişim ve dönüşümlere maruz kaldığı, İslam coğrafyasının ciddi savrulmalar yaşadığı son asırlar boyunca ömrünü, İslam’a, Kur’an’a ve insanlığa hizmete adayan, bir milletin inancı, medeniyeti ve kökleriyle buluşması sevdasıyla yaşayan ve en zor şartlarda dahi bu idealden vazgeçmeyen yakın dönemin örnek şahsiyetlerini tanımak, tanıtmak ve onların ideallerini yaşatmak bizler için bir vefa ve sorumluluk olduğu kadar aynı zamanda, daha iyi bir geleceğin inşasında önemli bir imkân ve motivasyondur.” şeklinde sürdürdü.

Dünya İnsanının En Büyük Talihsizliği

Erbaş, model insan krizine dikkat çekerek “Diğer yandan örnek insanlarını, gerçek kahramanlarını, büyük âlimlerini nesillerine tanıtmayanlar, çocuklarını başkalarının hikâyelerine meftun olmaya mahkûm ederler. Kabul edelim ki bugün başta gençler olmak üzere dünya insanının en büyük talihsizliği model insan olmanın ölçüsünü de model insanlarını da kaybetmiş olmasıdır.” dedi. 

Kahramanlığın Ölçüsü

“Bizler kahramanlığın ölçüsünü başkalarının iyiliği için çalışmak, hak-hukuk ve merhamet adına mücadele etmek olarak belirleyen, yiğitliğin ölçüsünü erdem ve faziletlerle değerlendiren bir inancın, ahlakın ve medeniyetin mensuplarıyız.” diyen Başkan Erbaş,  “Bunun için nesillerimizi medeniyetimizin büyük insanları, tarihimizin ahlak, fedakârlık ve iyilik abideleri ile tanıştırmak zorundayız.” ifadelerini kullandı.
 

Editör: Mehmet Çalışkan