İstanbul Haseki Dini Yüksek İhtisas Merkezi tarafından çekimleri devam eden ve arşiv niteliğini taşıyan “Haseki’nin 42 Yılı” Belgesel film çalışması için son röportaj Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş ile gerçekleştirildi.
Haseki İhtisas Merkezi’nin ilk kuruluş yeri olan Haseki Sultan Külliyesi’nde gerçekleşen röportaj, Haseki Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü Dr. Adil Bor tarafından yapıldı.

Aynı zamanda Haseki mezunu olan Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, Haseki İhtisas Merkezi’nin ilmi yapısı ve toplumsal karşılığı ile ilgili görüşlerini alan Dr. Adil Bor, ropartajın çok verimli geçtiğini belirtti.

Dr. Adil Bor, Diyanet İşleri Başkanı’nın yoğun programları arasında vakit ayırarak belgesele değer kattığını belirtti ve Başkan’ın;  “Haseki İhtisas Merkezi, ilim dünyamızın en önemli müesseselerinden biridir. Sadece ülkemiz için değil; dünyada eşine az rastlanır bir ilmi faaliyet gerçekleştiren ve tıpkı Allah Rasûlü Efendimiz (s.a.v.)’in Medine-i Münevvere’ye hicret ettiğinde inşa etmiş olduğu Mescid-i Nebevi’de kurduğu Suffe’nin fonksiyonunu icra eden çok önemli bir kurumdur.” dediğini aktardı.

Şu ana kadar yapılan çekimleri de izleyen Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş, çalışmalarından dolayı İstanbul Haseki Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü Dr. Adil Bor’a başarı dileyerek İstanbul’daki diğer programlarına katılmak üzere Haseki’den ayrıldı.

Haseki Dini Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü Dr. Adil Bor tarafından Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş ile gerçekleştirilen röportajının tam metni:

Muhterem Hocam! Evvela “Haseki’nin 42 Yılı” adlı belgesel çalışmamızı onurlandırdığınız için zât-ı âlilerinize çok teşekkür ediyorum. Müsaadenizle Haseki Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nin kurulduğu dönem ve o dönemin ilmî bağlamı ile başlamak istiyorum. Acaba bu konu ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz? 

ali erbaş haseki diyanet haber

Haseki İhtisas Merkezi ilim dünyamızın en önemli müesseselerinden birisidir. Sadece ülkemiz için değil, dünyada eşine az rastlanır bir ilmi faaliyet gerçekleştiren ve tıpkı Allah Rasûlullâh (s.a.v.)  Efendimiz’in Medine-i Münevvere’ye hicret ettiğinde inşa etmiş olduğu “Suffe”nin fonksiyonunu icra eden çok önemli bir kurumdur. Nasıl ki ashab-ı güzin Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in rehberliğinde, müderrisliğinde Suffe’de ulûm-u İslamiyyeyi tedris etmişlerdir; işte Haseki Eğitim Merkezi de medrese geleneğimizin bir devamı olarak yaşanmış olan önemli bir fetret devrinden sonra 1976 yılında milletimizin üzerine güneş gibi doğan, çok önemli bir ilim, irfan, bilgi ve hikmet merkezidir. Milletimizi ulûm-u İslamiyye noktasında aydınlatan birçok ilim adamının ders aldığı, yetiştiği ve şu an sadece Diyanet İşleri Başkanlığı’nda iki binin üzerinde ilim adamının çeşitli seviyelerde müftü, vaiz ve Diyanet İşleri Başkanı’na varıncaya kadar ders aldığı, istifade ettiği önemli bir merkezdir. Bu açıdan Rabbimize ne kadar hamd etsek, şükür etsek azdır ki böyle bir müesseseyi bizden önceki hocalarımız büyük emekleriyle milletimize kazandırmıştır.

Haseki Dini Yüksek İhtisas Merkezi’nin şu an içinde bulunduğu bağlam hakkında neler söylenebilir?

Haseki İhtisas Merkezi, dört yıllık bazen de beş yıllık ilahiyat eğitiminin üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görevde bulunan hocalarımızın önce yazılı imtihan; sonra sözlü imtihanla, mülakatla seçildiği ve otuz ay boyunca Arapça, Kur’ân-ı Kerim, fıkıh, tefsir, hadis, akaid, tasavvuf, din eğitimi, İslam felsefesi, mantık vb. derslerle hocalarımızın bilgi birikimini en üst seviyede elde etmelerine katkı sağlayan önemli bir kurumdur. Bu açıdan ihtisas merkezlerimiz; özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nda, kürsülerde, minberlerde, mihraplarda vazife yapan hocalarımız daha nitelikli bir din hizmetini ve din eğitimini toplumumuza ulaştırma noktasında çok önemli bir fonksiyon icra etmektedir. Öyle ki İlahiyat Fakültelerinde alanında uzman hocalarımızdan da istifade ederek, kursiyerlerimizin hem Arapça alanında hem de ulum-u İslamiyye alanındaki eksiklerini telafi etmek ve İlahiyat Fakültelerinde okumuş oldukları derslerin üzerine adeta bir otuz ay emek vererek bu kardeşlerimizi, hocalarımızı daha yeterli ve daha donanımlı hale getirmenin gayreti içerisindedir. 1976 yılında yani bundan kırk iki sene önce kurulduğunda da esasında bu amaçlanmıştır. Hatta o dönemde il müftüsü olan pek çok hocamız il müftülüğünden ayrılarak Haseki Eğitim Merkezi’nde talebe olmuştur. Çünkü onlar şuna inanıyorlardı; “Beşikten mezara kadar ilim öğrenmek bizim medeniyetimizin en önemli hasletlerindendir.” O dönemlerde Haseki Eğitim Merkezi’nde yaşı ilerlemiş olan bazı hocalarımızın ders almaları ve bilgi birikimlerini daha üst seviyeye çıkararak toplumumuza ve topluma hizmet eden hocalarımıza faydalı olma noktasında büyük bir kazanım elde edilmiştir. İnşallah Diyanet İşleri Başkanlığımız olarak gözbebeğimiz olan Haseki İhtisas Merkezi’mizi ve 1976 yılından sonra şu an sayıları on olan diğer ihtisas merkezlerimizi nitelik ve yeterlik itibariyle daha üst seviyelere taşımanın gayreti içerisinde olacağız.

Haseki İhtisas Eğitiminin sahip olduğu ilmi geleneğin mahiyeti konusunda ne söylemek istersiniz?

Elbette Haseki İhtisas Merkezi, medrese geleneğimizin devamı niteliğindedir. Bu açıdan bakıldığında medreselerimiz de bizim için çok değerlidir. Zor zamanlarda, ilmin inkıtaya uğratıldığı zamanlarda medreselerimiz büyük mücadelelerle, büyük fedakârlıklarla gece gündüz demeden zorluklara göğüs gererek Arapça ve ulum-u İslamiye alanında milletimizi ve milletimizin çocuklarını eğitmeye çalışmışlardır. İşte 1976 yılına gelindiğinde ülkemizde tabi ki medreselerimiz vardı ama İmam Hatip Okulları ve Yüksek İslam Enstitüleri açılmıştı ve bir tane İlahiyat Fakültesi vardı, Ankara’da. Fakat medreselerde derinlemesine okutulan dersler ne İmam Hatip Liselerinde ne de İlahiyat Fakültelerinde vardı. İşte bu eksikliği telafi etmek medrese ile İmam Hatip, medrese ile İlahiyat Fakültesi arasındaki kopukluğu gidermeye yönelik olarak Haseki Eğitim Merkezi açılmıştır. Çok da iyi olmuştur. İnşallah bundan sonra medreselerimizdeki eğitim sistemini Haseki İhtisas Merkezi’ndeki eğitim sistemi ile biraz daha yaklaştırarak, yakınlaştırarak belki Arapça okutulan Kuran kurslarımızdaki eğitim ile medreselerde vermiş olduğumuz eğitimleri birbirlerine yakınlaştırarak daha nitelikli, güncellenmiş bilgi ile gençlerimizi ve insanlarımızı donatan ve bu şekilde yetişmiş arkadaşlarımızdan Diyanet İşleri Başkanlığı’nda, İmam Hatip Liselerinde ve İlahiyat Fakültelerinde daha fazla istifade etme gayreti içerisindeyiz. Hepsi bizim için çok değerli ama buradaki esas amaç Kuran ve sünnet kriterlerine, Kuran ve sünnet çizgisine uygun bir eğitimden taviz vermemektedir. Medreselerimiz asırlar boyu bu çizgiyi devam ettirmişlerdir.  Şimdi biraz daha güncelleyerek biraz daha cihanşümul bir hale getirerek ve dünyayı takip ederek İhtisas Merkezlerimizi daha nitelikli, daha kaliteli hale getirmemiz lazım. Bu noktada bu işi yaparken de Haseki tecrübesinden istifade etmemiz lazım. Elhamdülillah Haseki tecrübesi, kırk iki yıldır bu noktada bizim yüzümüzü ağartacak bir çizgide hareket etmiştir. Ama önümüzdeki dönemde yeni gelişmelerle eğitim müfredatında daha nitelikli bir takım kazanımlar ortaya çıkacaktır.
Haseki İhtisas Eğitiminin amacı ve İlahiyat Fakültelerimizle olan ilişkileri hakkında neler söylenebilir?

Elbette Haseki İhtisas Merkezi’nde eğitim gören kardeşlerimiz mezun olduktan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’nda vaiz veya müftü olacaklar ya da üst seviyede belki Haseki İhtisas Merkezi veyahut diğer Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinde ile diğer hizmetiçi eğitim merkezlerinde hoca olacaklar. İlahiyat Fakültelerinde üç bölüm vardır: Temel İslam Bilimleri Bölümü. Burada tefsir, hadis, fıkıh, kelam, Kur’ân-ı Kerim, Arapça, tasavvuf gibi dersler vardır. Sonra Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü vardır. Orada din sosyolojisi, din psikolojisi, dinler tarihi, din felsefesi, İslam felsefesi ve mantık gibi dersler vardır. Bir de İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü vardır. Bu bölümde de Türk İslam Edebiyatı ve dini musiki vb. dersler vardır. Modern dönemde bu alanlarla ilgili çok güzel gelişmeler oldu. İlahiyat Fakültelerinin 1982 yılında Yüksek İslam Enstitüsünden İlahiyat Fakültesine dönüşmesi sürecinde hem yüksek lisans hem de doktora yapma imkânı ve akademik çalışmalarla modern dünyayı tanıma imkânı sağlandı. Tabi Haseki İhtisas Merkezlerinde de akademik bir çizgi takip edilerek hem klasik usulde ulum-u İslamiyenin medrese usulü takip edilmesi hem de yüksek lisans ve doktora yapılarak alanında kendisini daha da geliştirmesi; yani bizim umudumuzdur. Bu noktada önümüzdeki dönemlerde Haseki İhtisas Merkezlerinde YÖK ve üniversitelerle işbirliği içerisinde burada okuyan kursiyerlerimizin daha donanımlı olmaları noktasında çift danışman ile hem İlahiyat Fakültesinden bir danışman hem de Haseki İhtisas Merkezlerinden bir danışmanla akademik çalışma yapmaları noktasında bir kazanım elde edilebilirse mezunlarımızın daha faydalı, daha nitelikli olabileceğini düşünüyorum. Bu noktada sadece derslerle yetinmeyerek, bol okuma yaparak konferanslarla, panellerle kursiyerlerimizin bilgi birikimlerini beslemek, dünyayı tanımaları noktasında takviye programlar yapmak, etkinlikler yapmak da yine bizim öteden beri Haseki İhtisas Merkezimiz ve diğer Dini Yüksek İhtisas Merkezlerimizde gerçekleştirmiş olduğumuz faaliyetlerdir ki bunun kursiyerlerimiz açısından çok faydalı olduğunu düşünüyorum.

Günümüzde ülkemiz ölçeğinde Haseki İhtisas Merkezinin önemi nedir?

ali erbaş haseki diyanet haber

Bizim ilim geleneğimizde Kur’ân ve sünnet çizgisi çok önemlidir. Sahih dini bilgi ile toplumumuzu buluşturmak hem İmam Hatip Liselerinin hem İlahiyat Fakültelerinin ve hem de Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Haseki İhtisas Merkezi ve diğer Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinin en önemli vazifesidir. Bu açıdan gerek hocalarımızı seçerken gerekse kursiyerlerimize uygulamış olduğumuz müfredatta buna azami dikkat gösteriyoruz. Bütün hocalarımızla yapmış olduğumuz istişari toplantılarda Kur’ân ve sünnet çizgisinden taviz vermeden sahih kaynaklarımızdan istifade ederek bir ilmi birikim sağlama noktasında gayretimiz ve azami dikkatimiz devam etmektedir. İnşallah bu şekilde de devam ederek milletimizin ve özellikle dini istismar eden bir takım kişi, kuruluş ve yapılara yönelik çalışmalarımızda Haseki mezunlarımızdan azami derecede istifade edeceğimizi düşünüyorum.

Tabi bizim derslerimize gelen hocalarımız milletimizin en fazla saygı duyduğu ve ilmi birikiminden en fazla istifade ettiği hocalarımızdı.  Başta Halil Günenç Hocamız, Mehmet Savaş Hocamız Hüseyin Kayapınar, Ali Rıza Temel Hocalarımız bizim derslerimize giren hocalarımızdı. Halil Güneç Hocamızla ilgili bir hatıramı paylaşmak isterim. Hocamızdan biz iki sene tefsir okuduk. Tabi Nesefî Tefsiri okuduk ve bu tefsir etrafında Kadı Beydavi ve diğer tefsirlerden de istifade ettik. Bir gün hocamıza: “Biraz da Ebussuud tefsirinde okuyalım” deyince; tabi nereden kaynaklanıyor, bilmiyorum ama hocamız bir Türk’ün Arapça Tefsir yazabileceğini noktasında biraz tereddüdleri varmış ki önce: “Gerek yok arkadaşlar.” dedi. Biz sınıf olarak: “Hocam biraz okuyalım n’olur” diye ısrar ederek hocamızı ikna ettik. “Nur suresinden biraz okuyalım.” dedi. Ben de Nur suresinden okumaya başladım. Daha ilk besmeleden sonra ilk ibarelerde Halil Gönenç Hocamız: “Maşallah bu ne güzel ibare! Bu ne güzel mantık! Bu ne güzel tefekkür!” diye, Ebussuud Hazretlerini rahmetullahi aleyh, “Sübhanallah” diyerek hayırla yad etmeye başladı. Bu benim için çok önemli bir hatıradır. Bu yüzden bu bizim Arapça yazan Türk müelliflerine de büyük bir örnektir. Bu açıdan ben hem Ebussuud Efendi’yi hayırla yâd etmiş olayım hem de Halil Günenç Hocamız’a sağlık ve afiyet dileyerek hatırlamış olayım diye bu hatıramı sizlerle paylaşmak istedim.

Ben hocalarımıza birkaç hususu ifade etmek istiyorum. İhtisas merkezlerimiz tabi başta Haseki olmak üzere bizim için çok büyük bir nimettir. Bu nimeti Rabbim kırk iki sene önce bizlere bahşetti. Ortada derinlemesine ulum-u İslamiyeyi tahsil edebileceğimiz resmi yerler yoktu. Medreselerimiz vardı ama medreselerimiz de sıkıntılar içerisindeydi. Bugün onların da neredeyse yarısı resmi hale geldi. Şimdi medreselerimizin kapılarında Diyanet İşleri Başkanlığımızın ismi yazıyor. Gönül ister ki hepsi bir bünyede toplansın. Bunun gayreti içerisindeyiz. Haseki İhtisas Merkezi’nde okuyan kardeşlerimiz mezun olduktan sonra arkadaşlarıyla en azından haftada bir kez bir araya gelip ders yapsınlar. Okudukları fıkıh ve tefsir metinlerini ve diğer metinleri tekrarlasınlar. Çünkü ilim tekrarlanmadığı zaman unutulur. Araplar “Kelam tekrarlandıkça yerleşir.” demişlerdir. Biz otuz aylık emeği unutmak için vermiyoruz. Haftada ez az bir defa aralarında ders yapsınlar. Kürsülerde okuduklarını cemaatleriyle paylaşsınlar. Özellikle müftülerimiz. Çünkü Haseki İhtisas Merkezlerimizden mezun olan arkadaşlarımızın pek çoğu müftü oluyorlar. Müftü olunca pek çok meşgale oluyor. Cami ve müftülük inşaatı işleri vs. derken ilmi faaliyetlerden uzak kalıyorlar. İlmi faaliyetlerden uzak kalmamaları için talebe edinsinler. O talebelere de Haseki’deyken tahsil etmiş oldukları bu dersleri tedris etsinler ve kalıcı hale getirsinler inşallah. 

Son olarak İhtisas Merkezimiz yöneticilerine ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

adil bor haseki diyanet haber

İhtisas merkezlerimizin idaresi çok önemlidir. Tabi ben şimdi hatırlarım Haseki’de okurken Rahmetli Mahmut Özakkaş Hocamız sabah sekizde kapıda dururdu. Beş dakika geç geleni içeri almazdı. Tabi disiplin çok önemli. Yani her şeyin bir ölçüsü vardır. Bu ölçüyü de kaçırmamak gerekiyor. Ama şunu açıkça ifade edeyim; ülkemizde hiçbir kurumda otuz ay boyunca görevinden muaf tutularak “Sen gel. İşin sadece ilim öğrenmek olsun.” denilen başka bir kurum yok. Bunun ilk örneği Haseki’dir ve sonra diğer İhtisas Merkezleridir. O yüzden bunu üzerimizde büyük bir emanet olarak kabul edelim. Kursiyerler bizim için emanettir. Müdürlerimiz de bu emaneti en faydalı hale nasıl getirebilirim diye düşünmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı: “Kıymetli müdürüm al bu hocayı otuz ay boyunca Arapça, Kur’ân-ı Kerim, tefsir, fıkıh, hadis, kelam, akaid ve diğer konularda donanımlı hale getir.” diyor. Müdürlerimiz, ulum-u İslamiyyeyi Hasekilerin, İhtisas merkezlerinin programı doğrultusunda hem de dışarıdan konferanslar, paneller hatta sempozyumlarla destekleyerek kursiyerlerimizi daha nitelikli yetiştirme noktasında bu emanete riayet ederek gerçekleştirirlerse biz de onlara müteşekkir kalırız diyorum. Bu vesile ile tüm kardeşlerimizi, kursiyerlerimizi, hocalarımızı, müdürlerimizi selamlıyorum.

Rabbim kolaylaştırsın, zorlaştırmasın. En güzel şekilde Haseki İhtisas Merkezi’ndeki kursiyerlerimizin eğitimlerini hayırla tamamlamalarını nasip eylesin. Teşekkür ederim.

Muhterem Hocam! Kıymetli vaktinizi bize ayırdınız. Haseki İhtisas Merkezi tarihinden bir kesiti arşivlemeye çalıştığımız bu belgeselimize katkılarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum.
 

Editör: Mehmet Çalışkan