Her insan doğduğu andan hayatının sonuna kadar defalarca birbirinden çok farklı kararlar alarak hayatını devam ettirir. İnsanlar, bir konu hakkında karar alma ihtiyacı hissettiklerinde zihinlerinde var olan bilgi, düşünce, değer, tecrübeleriyle karar verirler. Bu süreçte, bilgi eksikliği veya yanlışlığı, ön yargılar, düşünce dünyasını oluşturan kaynaklar yetersiz veya doğru değilse bu durum doğru değerlendirmeler yapmasına ve doğru kararlar vermesine engel olacaktır.  

İnsan hayatını etkileyen en önemli faktörlerden biri olan din içinde bu durum söz konusudur. Dünya genelinde İslam’ın olumsuz, kötü propagandalar ile karalanmaya çalışılması, yeni Müslüman olabilecek insanların alacakları bu önemli kararı etkilemektedir. Ülkemizde de FETÖ, DEAŞ gibi dini istismar eden terör örgütlerinin ortaya çıkardığı yanlış dini anlayış ve onların sebep olduğu algılar, dini alanda sahih ve yeterli bilgisi olmayan insanlarda İslam hakkında ciddi yanlış fikirlere ve önyargılara sebep olmaktadır.   

Bu duruma örnek olabilecek bir hatıramı sizlerle paylaşmak istiyorum:

Bir sabah evden Başkanlığımıza doğru ilerlerken toplu taşıma araçlarının az geçtiği bir yolda iki kişiyi aracıma misafir ettim. Kısa bir tanışma ve hoş geldiniz faslından sonra Kızılay’a gitmek isteyen biri İngilizce çevirmeni diğeri ise doktor ve yeni gelişmekte olduğunu öğrendiğimiz nanotıp alanında uzman olan gençler ile kısa sürecek bir yolculuğa başladık.

Gençlerin meslek sahibi oldukları iki alan da güncel, yaşamda önemli, herkesin dikkatini çeken ve içerik olarak da çok geniş, muhabbet edilebilecek alanlar olunca nanotıp nedir sorusundan başladık, genel tıp alanındaki meselelerden, hastalıklardan, ilaçlardan, doktorlarımıza yapılan çirkin saldırılara kadar birçok konudan konuştuk. 

İngilizce mütercimi gençle de, genel anlamda yabancı dili kullanmada ve konuşmada neden bu kadar çok zorlanıyoruz, yabancı dil eğitiminde dikkat edilmesi gereken hususlar, okullarımızda ki yabancı dil eğitiminden, düzenlenen özel İngilizce kurslarına kadar birçok konuda soru-cevaplı karşılıklı muhabbetimiz oldu. Doktor ve mütercim arkadaşlar ile dünyada ki farklı güncel konulardan da bahsederek, birçok mesele ile ilgili derinleşen koyu bir muhabbet ile sabah saatlerinin yoğun trafiğinde yolumuza devam ettik.  

Muhabbet böyle devam ederken gençlerden biri,

  • Biz kendi alanlarımızı söyledik, siz de alanlarımız ile ilgili çok farklı, ilginç ve derinlikli sorular soruyorsunuz, muhabbette güzel gidiyor ama siz ne iş yapıyorsunuz? Alanınız nedir? Siz de kendinizden bahseder misiniz? diye sordu.

Ben de:

  • Ben İlahiyat Fakültesi mezunuyum, Diyanet İşleri Başkanlığında çalışıyorum ve Başkanlığa da yaklaştık siz buradan Kızılay’a metro veya diğer araç seçenekleri ile yola devam edebilirsiniz dediğimde gençlerin ikisi de hayret ve şaşkınlık içerisinde:
  • Aaaa ciddi misiniz, nasıl yani, siz bir hoca mısınız, yok şaka yapıyorsunuz? Biz şimdi bir hocanın arabasına mı bindik yani, yarım saattir tıp alanından yabancı dil alanına kadar birçok meseleyi, dünyadaki gelişmeleri bir hoca ile mi konuşuyorduk diye birbirlerine bakarak şaşkınlık içerisinde gülmeye başladılar.

Şaşırma sırası bendeydi gençlere:

  • Niye bu kadar şaşırdınız anlayamadım diye sorduğumda iki genç birden:
  • Biz ateistiz yani Allah’a Peygamber’e dine Kur’an’a, hiç birine inanmıyoruz ve bizim zihnimizde bulunan hoca düşüncesi ve imajı ile konuştuğumuz konuları ve sizi eşleştiremedik diye cevap verdiler.

Ben gülmeye başlayınca da

  • Nasıl yani bize kızmadınız mı? Bizi suçlamayacak mısınız? Bizi hemen arabadan indirmeyecek misiniz, diyerek şaşkınlıklarını devam ettirdiler.

Ben de yine gülümseyerek:

  • Hiç yabancı dil bilmeyen birisi köyünde Türkçe bilmeyen bir turist ile karşılaşsa ve turist İngilizce bir şeyler söylediğinde o kişi çevresine “ya bu kişi kocaman adam olmuş, konuşmayı öğrenememiş, karmakarışık bir şeyler söylüyor. Ne dediği anlaşılmıyor?” dese o zaman İngilizce bir dil olmaktan çıkacak mıdır?  Aynı şekilde tıp alanını hiç bilmeyen veya faydalarını inkâr eden birisi kabullenmiyor diye koskoca tıp alanı yara mı, alacaktır. dedim.

Gençler ciddi bir şaşkınlık yaşarlarken biz Başkanlığın önüne geldik ve kendilerini sabah çayı içip bu konularda muhabbet etmek üzere Başkanlığımıza davet ettim. Gençler hala şaşkınlık içerisinde birbirlerine bakarken de ekledim,

  • Unutmayın ki olmayan bir şey bilinemez ve bilinemeyen bir konuda konuşulamaz. Var olan bir şeyi, kimi insanlar beğenir, kimi insanlar beğenmez, kimi insanlar kabullenir, kimi insanlar kabullenmez. Yok olan bir şeyi beğenen de, kabullenen de olmaz deyince iyice şaşıran gençler:
  • Sabah sabah düşüncelerimizi, zihin dünyamızı allak-bullak ettiniz. Bize bu kadar şaşırmak yeter ve biraz da acelemiz var, diyerek müsaade istediler. Daha sonra selamlaşarak ayrıldık.

Yaşadığımız örnekte olduğu gibi günümüzde birçok kişi eksik, yetersiz ve yanlış bilgiler sebebiyle yanlış kararlar almakta, manevi anlamda çok büyük sıkıntılar ve huzursuzluklar çekmektedir. Belki de bilinçli olarak yapılan kötü propagandaların etkisi ile birçok insan din hakkında yanlış düşünceler içerisine girebilmektedir.

Her Müslüman yüce dinimizin gönüllüsüdür şiarıyla, Yüce Rabbimizin bizlere yüklemiş olduğu “Emr-i Bil Ma’ruf Nehyi anil Münker” sorumluluğu ile çevremizde iyiliklerin artması, kötülüklerin azalması için çalışmayı bir görev olarak gördüğü gibi, hiçbir ön yargı içerisinde olmadan herkes ile iletişim kurmayı da bir görev olarak görmelidir. Çeşitli sebeplerden dolayı yeterli sahih dini bilgiye ulaşamayan birçok insan olduğu gibi, İslam’ı yanlış tanıtmaya yönelik yapılan çalışmalar, dini istismar ederek menfaat ve çıkar elde etmek isteyen art niyetli gruplar ve deaş-fetö v.b. terör örgütlerin olumsuz etkileri ile farklı kaygı ve sebepler ile maalesef dini alandan kendisini uzak tutmaya çalışan birçok insan bulunmaktadır.

İyi, nitelikli bir iletişim kurarak doğru bilgileri doğru bir üslup ve yöntemle sunduğumuzda din hakkında önyargıları olan birçok insanın yanlış bilgi ve ön yargılarının yerle bir olacağı, dolayısıyla bu insanların hem iç dünyasında hem de sosyal çevresinde huzur ve sükûneti kolaylıkla yakalayabileceği unutulmamalıdır.

İletişim kanallarını en verimli şekilde kullanarak çevremize faydalı olmamız ve sahih dini bilgilere dayalı sağlam bir inanç ve salih amel ile donanmış huzurlu bir yaşam dileklerimle…