Yaz Kur’an Kursları Açılış Programında uyarılarda bulunan Diyanet İşleri Başkanı prof. Dr. Ali Erbaş’ın ardından bugün de Başkan yardımcısı Burhan İşliyen’den bir açıklama geldi.

İşliyen resmi sosyal medya hesabı üzerinden video olarak yayımladığı mesajında ibretlik iki olayı örnek gösterdi.

İşte İşliyen’in o mesajı:

Bazen namaz kılmak için gittiğimiz bir camide, bazen sokakta, bazen bahçelerde, evlerin önünde çocuklara çok katı davranan, çocuklara şiddet uygulayan tablolarla karşılaştığımız oluyor. Son yıllarda iyileşme olmakla beraber, gelişme olmakla beraber hala camilerde çocuklara karşı bazen evlerde güzel kendi aile içerisinde çocuklara karşı şiddet tablolarıyla karşı karşıya kalmaktayız.

Ben rahmetli diyeceğim Cem Karaca'nın bir mülakatından aklımda kalanları paylaşmak isterim. Orta ikinci sınıftaydım diyor, babam beni bir mübarek gecede camiye götürmüştü diyor, berat ya da kadir gecesiydi fakat ayağım kırılmıştı camiye giderken alçıdan yeni çıkmıştı ayağımı katlayamıyordum. Camide ayaklarımı mecburen uzattım kıbleye doğru, ayaklarımı uzatmış otururken gözlerimi de yummuşum o çocuksu halimle sanki bulutların üstünde uçuyormuş gibi hissediyorum kendimi, böyle tam  manevi bir lezzet, haz yaşarken gözlerim yumukken omuzuma sert bir tokat indi, el indi “toparla ayaklarını” dedi elin sahibi. “Camide böyle mi oturulur” dedi ve o tokat beni camiden otuz beş sene uzaklaştırdı diyordu.

Şimdi yapacağımız bir yanlış, bir kabalık, bizden sadır olacak bir kabalık insanın ömür boyu Allah korusun imandan, islamdan, camiden, manevi değerlerden kaçmasına sebeb olabilir ve bunun vebalinin altından biz kalkamayız.

Rahmetli oldu yine geçtiğimiz aylarda Münir Özkul vefat ettiğinde basına yansımıştı, bir arkadaşının delaletiyle camiye gittiğini, camide oturmayı bilmediği için ayaklarını dikerek oturduğunu, yanındaki safta duran bir cemaatin kaba hareketinden dolayı kaçarak camiden çıktığını ve birdaha camiye giremediğini yeniden okumak zorunda kalmıştık vefatı dolayısıyla.

Bu tür hatalar sadece bize karşı değil bizim temsil ettiğimiz değerlere karşı insanların soğumasına bazen nefret etmesine sebep olabiliyor. Onun için nezaketi elden bırakmamak, Hz. Peygamberin, aleyhissalatu vesselamın ağlayan çocuğu susturmak için hutbesini yarıda kesip aşağı indiğini, secde esnasında boynuna binen torununun inmesini beklemek için secdesini uzattığını bütün kaynaklarımız anlatıyor. Kürsülerde bizler konuşuyoruz, uygulamaya gelince bunu uygulayacak olanlar da bizleriz. Mutlaka şefkat, mutlaka merhamet, mutlaka muhabbetle, nezaketle muamele etmek gerekir.

Editör: Mehmet Çalışkan