İlk Müslümanlardan olan Hz. Bilâl, Habeşli siyah bir köle idi. Müslüman olduğu için türlü işkencelere maruz kalan annesi de öyleydi. Bir gün Bilâl ve Ebû Zer tartışmışlar, bu esnada Ebû Zer, (siyahî olan) annesinden dolayı Bilâl’i ayıplamıştı. Buna üzülen Bilâl de Allah Resûlü’ne gidip durumu haber vermişti. Ebû Zer’in bu davranışında câhiliye zihniyetinin izlerini fark eden sevgili peygamberimiz, onu gördüğünde şöyle uyarmıştı: “Ey Ebû Zer! Onu anasından dolayı mı ayıplıyorsun? Demek ki sen, kendisinde hâlâ câhiliyeden izler bulunan bir kimsesin.” (Müslim, Eymân, 38) Bunun üzerine Ebû Zer çok üzüldü ve Bilal’le helalleşti.

Dinimizde üstünlük ırk, ten rengi, dil veya coğrafyada değil, her an Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşımada ve insanı insan yapan evrensel ahlâkî erdemlere bağlılıktadır. Allah Resûlü bu gerçeği veda hutbesinde şöyle dile getirir: “Ey insanlar! Şunu iyi biliniz ki, Rabbiniz birdir, atanız birdir. Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arab’a, kızıl tenlinin siyaha, siyahın kızıl tenliye, takva dışında bir üstünlüğü yoktur.” (İbn Hanbel, V, 411)

Editör: Mehmet Çalışkan