Şükür secdesi

Secde, Müslüman kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kur’an’da Müslümanlardan “rükû ve secde edenler” diye söz edilmiş, (Tevbe, 9/112) Müslümanların, yüzlerindeki secde izinden tanınacağı belirtilmiştir. (Fetih, 48/29)

Bir nimete kavuşma veya bir sıkıntı ya da musibetten kurtulma durumunda Allah’a karşı şükran ifadesi olarak yapılan secdeye “Şükür Secdesi” denir. Hz. Peygamber’in, sevindirici bir haber aldığında şükür secdesi yaptığı bilinmektedir. (Ebu Davud, Cihad, 174) Başta Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali olmak üzere bazı sahabiler de şükür secdesi yapmışlardır. Şükür secdesi, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre sünnet, Hanefî mezhebine göre ise müstehaptır.

Şükür secdesi şöyle yapılır: Kıbleye dönerek tekbir alıp secdeye varılır, secdede iken tesbih okunur; tekrar tekbir alarak ayağa kalkılır. (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, II, 597-598) Şükür secdesinde “sübhane rabbiye’l-a’la” tesbihinin yanında hamd ve şükür ifade eden dualar da okunabilir.

Şükür secdesinin abdestli olarak yapılacağı konusunda bir hadis bulunmamaktadır. Bazı fakihler namaza kıyas ederek abdesti gerekli görmüşlerdir. Ayrıca dileyen kişi, şükür maksadıyla nafile olarak namaz da kılabilir.

Editör: Mehmet Çalışkan