Ruh ve nefis

Mesnevî’de şöyle bir kıssa anlatır: “Mecnun, Leyla’sının köyüne gitmek için dişi bir deveye bindi. Bir süre yol aldılar. Mecnun’un bütün derdi, sevgilisinin köyüne bir an önce ulaşmaktı. Dişi deve ise geride bıraktığı yavrularını
düşünüyordu. Mecnun bir an dalıp gittiğinde deve geriye dönüyor, köye yavrularına kavuşmak için koşmaya başlıyordu. Mecnun kendine geldiğinde devenin yönünü tekrar Leyla’nın köyüne doğru çeviriyordu. Bu yolculuk iki-üç gün böyle iki ileri bir geri devam etti. Mecnun yıllardır yollardaymış gibi şaşırıp kalmıştı. Baktı ki bu yol böyle bitmeyecek devesinden indi ve “Ey deve! İkimiz de âşığız, ama sevdiklerimiz farklı yerlerde. Biz birbirimizle yol arkadaşlığı yapamayız. Beraberliğimiz ikimizi de hedefe ulaştırmayacak. En doğrusu biz yollarımızı ayıralım.” dedi ve deveyi serbest bıraktı. Mecnun insan ruhunu temsil eder. Ruh, Rabbine âşık olduğundan O’na doğru gitmek ister. Fakat nefis, maddi arzularının peşinden koşarak ona devamlı engel olur.

Editör: Mehmet Çalışkan