Resûlullah'ın Dünya Malına Karşı Tutumu

Efendimiz (s.a.s.), dünya malını, gönülden bağlanılacak maddi bir varlık ve kendisiyle kıymet kazanılacak bir değer değil, ihtiyaç için kullanılacak bir eşya olarak görüyordu. Dünya malına aşırı değer verenleri şöyle uyarmıştı: “Dinarın ve dirhemin, kadifenin ve işlemeli elbiselerin kulu olana yazıklar olsun! Böyle bir kişiye bir şey verilirse memnun olur, verilmezse hoşnut olmaz.” (Buhârî, Cihâd, 70)

O, kullandığı eşyanın ihtiyacı karşılamasını yeterli görür, lüks arzusu içine girmeyerek imkanları kısıtlı olan Müslümanların yaşadığı mütevazı hayatı tercih ederdi. Öyle ki, dünyaya geldiği anda sahip olduğu mal varlığına, vefat ederken sahip bile değildi. Çünkü ihtiyacından artan para ve kıymetli eşyayı Allah yolunda infak etmişti.

Vefatının ardından geriye ne dirhem ne dinar ne köle ne cariye ne de başka bir şey bırakmıştı. (Buhârî, Vesâyâ, 1) Yalnızca sadaka olarak silah, beyaz dişi katır ve bir miktar arazi bırakmıştı. (Buhârî, Farzu’l-humus, 3)

Editör: Mehmet Çalışkan