Merkezinde uzun yıllar birbirleriyle kavgalı Evs ve Hazrec kabilelerinin, etrafında ise birçok Yahudi kabilesinin yaşadığı, Arap yarımadasının batısında Mekke’nin 350 km. kadar kuzeyinde eski bir şehirdir Medine. Gerek coğrafi konumu gerek arazi yapısı bakımından Mekke’den tamamen farklı olarak tarıma elverişli geniş vadileri ve zengin su kaynaklarıyla temayüz etmiştir.

Evs ve Hazrec’e mensup bahtiyar insanların 1. ve 2. Akabe Biatlarında Hz. Peygamberle buluşup ona bağlılık yemini etmeleri sonucu İslam’la tanışan, daha sonra Mekkeli birçok muhacirin sığınağı ve hicret yurdu olan, halka halka yayılan İslam’ın parlayan merkezi… Aslında adı zarar vermek, kötülemek anlamına gelen “Yesrib” iken, Hz. Peygamberin hicret etmesiyle el-Medînetü’l-Münevvere olmuştur. Allah’ın nuruyla, din ile aydınlanan şehirdir artık o. Dinin ve medeniyetin yeni beşiğidir.

Medine’yi yaşamak bir özlemdir Müslümanlar için. Medine’ye duyulan özlemin altında yatan ise sevgili Peygamberimize ve onun getirdiği değerlere duyulan hasrettir.

SÖZÜN ÖZÜ

Kardeşin senden alakasını kestiğinde ziyareti; yüz çevirdiğinde lütuf ve yakınlığı; cimrileştiğinde cömertçe harcamayı; uzaklaştığında yakınlaşmayı; sert tavır takındığında yumuşak davranmayı; suç işlediğinde özrü kabul etmeyi üstlen.

Hz. Ali (r.a.)

Editör: Mehmet Çalışkan