Kişi sağlığında malları üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Mallarını yoksullara veya hayır kurumlarına bağışlayabilir. Vakfın sahih olması için, vakfeden kişinin akıllı ve ergenlik çağına erişmiş olması ve vakfın ebedî olması gerekir. Ancak kişinin malını vakfederken, mirasçıların mağdur olmamasına dikkat etmesi uygun olur.

Hz. Peygamber (s.a.s.), Fedek ve Hayber arazilerindeki hisselerini Müslümanların yararına vakfetmiştir (Buhârî, Vesâyâ, 1). İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre Hz. Ömer Hayber’den payına isabet eden değerli bir arazi hakkında Hz. Peygamber’e ne tavsiyede bulunacağını sormuştu. Hz. Peygamber ona “İstersen aslını (kendine) bırakır, menfaatini tasadduk edersin” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer, satılmamak, hibe edilmemek, mirasçılara intikal etmemek üzere; fakirler, akraba, köleler, misafirler ve yolcular için tasadduk etti. Onu idare edenin mülküne bir şey geçirmeksizin, normal ölçüler içinde yemesi ve yedirmesinin serbest olduğunu belirtti (Buhârî, Vesâyâ, 29-30, 32). Hz. Osman da Medine’deki Rûme kuyusunu satın alıp Müslümanların yararına tahsis etmişti (Tirmizî, Menâkıb, 19).

Editör: Mehmet Çalışkan