İslam, anne ve babanın gönlünü hoş etmeyi emreder

Asr-ı saadette bir genç, İslam dini için elinden geleni yapmayı ve canını bu uğurda feda etmeyi aklına koydu. Kendince bir karar aldı. Anne ve babası razı olmasa da Medine’ye gidecek, Peygamber Efendimize biat edecekti.

Bu genç, aldığı kararı uygulamak için anne ve babasını gözü yaşlı bir halde geride bırakarak uzun bir yolculuğun ardından Medine’ye geldi. Heyecanla Allah Resûlü’nün (s.a.s.) huzuruna vardı. Peygamberimize iman ettiğini söyleyecek, canını İslam yoluna adadığını bildirecekti.

Bu genç, yaptığı işin çok güzel olduğunu düşünüyor, kendisiyle gurur duyuyordu. Hatta bu düşüncesinden dolayı Sevgili Peygamberimizin takdirine mazhar olacağını umuyordu. İşte böyle bir ruh halinde o gencin dilinden şu sözler dökülüverdi: “Ya Resûlallah! Anne babamı ardımdan ağlar bırakarak sana geldim.” Anne ve babasının gönlüne hüzün katan ve onları gözü yaşlı bırakan bu gence Resûl-i Ekrem (s.a.s.), şu uyarıyı yaptı: “Onların yanına geri dön ve ikisini de nasıl ağlattıysan öylece güldür!” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 31; Nesâî, Biat, 10)

Editör: Mehmet Çalışkan