Hz. Süleyman’ın (a.s.) mülkü

Allah Tealâ, Hz. Dâvûd’a göz aydınlığı olacak bir evlat bahşetmiş, o da evladına “doğru, dürüst, kusursuz” manalarına gelen “selim”in eş anlamlısı Süleyman ismini koymuştu. Kur’an-ı Kerim’de, “O ne güzel bir kuldu. Doğrusu o, daima Allah’a yönelirdi.” (Sâd, 38/30) ifadeleriyle övülen Hz. Süleyman (a.s.), kendisine ilim verilen, kuş dili öğretilen, karıncaların dilinden anlayan, rüzgara ve cinlere hükmedebilen, kendisine her şeyden nasip verilen bir peygamberdi.

Hz. Süleyman babasının vasiyetine uyarak Kudüs’te Beyt-i Makdis’i inşa ettirdiğinde şöyle dua etmişti: “Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!” (Sâd, 38/35)Bu duayı kabul eden Yüce Allah, Hz. Süleyman’a (a.s.) tarihte benzerine rastlanmayacak görkemli bir hükümdarlık bahşetti. Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan ordusu, döneminin göz alıcı sanat sarayı ile o, benzeri görülmemiş bir mülkün hakimi oldu.

Editör: Mehmet Çalışkan