“Hayâ imandandır.” (Buhârî, İman, 16) buyurmuştur sevgili Peygamberimiz (s.a.s.). Buna göre her bir insan özlemini çektiği, yokluğundan şikâyet ettiği hayâyı kendi özünde, fıtratında, iman dolu kalbinde bulabilir. Bizlere izini sürdüğümüz hayânın adresini gösteren Allah Rasûlü (s.a.s.), kendisinden hayâ edilip utanılmaya en layık olanın Rabbimiz olduğunu haber vermiştir. (Tirmizî, Edeb, 22)

Hayâ, kalbi Allah’a bağlamaktan kaynaklanan bir rikkat, bir inceliktir. Böyle kalp sahiplerinde bulunan vakarlı bir duruş, edepli bir bakıştır. Efendimizin ifadesiyle bulunduğu şeyi güzelleştiren bir süstür hayâ. (Tirmizî, Birr, 47) Öyle bir süstür ki hayâ, insanı Yusuf (a.s.) kadar güzelleştirir. Öyle bir süstür ki hayâ, insanı zarifleştirir, vakurlaştırır, Meryem gibi iffet timsali haline getirir. Osman (r.a.) gibi Peygamber övgüsünü hak ettirir, meleklerin dahi kendisinden hayâ ettiği bir mertebeye ulaştırır. (Müslim, Fezâil, 26)

Makamlardan makamlara, imandan ihsana, mürüvvetten takvaya hayâ ile varılır. Zira “Hayâ, bütünüyle hayırdır.” (Müslim, İman, 61)

SÖZÜN ÖZÜ

Kudretinin üstündeki işlere ve bilmedikleri ilme müdahale edenler, kadir ve meziyetlerini kaybederler. İmam-ı Şâfiî

Editör: Mehmet Çalışkan