Sahur yemeğinden istifade edilmesini tavsiye eden Peygamber Efendimiz, “Sahur yemeği yiyin. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.” (Müslim, Sıyâm, 45) buyurarak Müslümanlardan bir yudum su ile olsa da mutlaka sahur yapmalarını istemiştir. Ayrıca sahur yapanlara Allah Teâlâ’nın merhamet, meleklerin de hayır dua edeceği müjdesini vermiştir. Sahâbe-i kirâm da Hz. Peygamber’in emrini yerine getirmek, onun sünnetini takip etmek üzere sahura büyük heyecanla kalkmıştır.

O dönemde, Geceleyin uyuyanları uyandırmak ve gece kalkıp namaz kılanlara sahur vaktinin bitmek üzere olduğunu haber vermek için Hz. Bilâl ezan okurdu. Osmanlı döneminde ise Hz. Bilâl’in oruç tutacak olanları sahura kaldırmak için okuduğu ezandan hareketle sahur vaktini duyurmak için ezanların yanı sıra Allah’a hamd ve övgü, Peygamberine salât ve selam okunmuştur. “Temcit” adı verilen bu uygulamada bir taraftan sahur vaktinde temcitler okunurken diğer taraftan akşamdan hazırlanmış pilavlar yenilerek sahur yapılırdı.

SÖZÜN ÖZÜ

İnsanlığın olmazsa olmaz şartlarından biri merhamet ve cömertliktir. İnsanlık şu görünen değersiz şekilden ibaret değildir.

Sa‘dî-i Şîrâzî

Karnı açlardan ziyade kalbi açlara acırım.

Cenap Şahabettin

Editör: Mehmet Çalışkan