Azmin Zaferi

Meşhur fıkıh âlimi İbn Hacer ilim tahsiline küçük yaşlarda başlar. Ancak dersleri anlamakta zorlanır ve arkadaşlarından hep geri kalır. Bir düşüncedir sarar İbn Hacer’i. Bunca çalışmaya rağmen muvaffak olamamanın üzüntüsüyle ilim tahsilinden vazgeçer ve köyüne dönmeye karar verir. Sıcak bir yaz gününde yola revan olur. Yorgunluk ve sıcaklığın tesiriyle bir mağaraya sığınır. Mağaranın tavanından sızan su dikkatini çeker. Su, küçük bir damla hâlinde yerdeki taşın üzerine düşmektedir. Düşmenin etkisiyle bir oyuk meydana gelmiştir taşta. Oysa taş sert, su damlası ipek kadar yumuşaktır. Buna rağmen bu zayıf gibi görünen damla, kim bilir kaç senedir ısrarla damlamış ve sert bir taşı delebilmiştir. Kendi kendine: “Benim kafam şu taştan daha sert değil ya! Üstelik ben şu bir damla sudan daha güçlüyüm.” der ve ilim tahsiline sabırla devam eder, çalışarak büyük bir âlim olur. İbn Hacer; o gün bugün onu ilme yönlendiren bir taş olması sebebiyle “taşın oğlu” manasında İbn Hacer lakabıyla anılır.

Editör: Mehmet Çalışkan