Zikir, sürekli Allah’ı hatırında tutmak ve devamlı Yüce Yaratan’ın gözetiminde olduğunun bilincinde olmak, Allah’ın varlığının, birliğinin ve sonsuz kudretinin delili olan pek çok konuyu düşünmek, tefekkür etmektir.

Zikir, “Bilin ki, kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzur bulur.” (Ra’d , 28) âyetinde buyrulduğu gibi, manevi huzura açılan kapının anahtarıdır. Zikir, mü’min kalplerin neşesi, ıstıraplı gönüllerin huzur kaynağıdır. Allah’ı zikretmek, inanan kalbin gıdası, derdinin şifası ve kurtuluş vesilesidir. Zikir, Allah’ı anmak üzere yapılması veya söylenmesi tavsiye edilen hamd, dua, tesbih ve ibadet gibi söz ve fiillerdir. Sadece Allah’ı zihinde tutmak ve dil ile zikir cümlelerini tekrarlamak yeterli değildir. Hz. Peygamber’in ifade ettiği “Allah’a itaat eden Allah’ı zikretmiş olur.” (Beyhakî, Şuabü’l-îmân, I, 452) gerçeğinden hareketle Kur’an ve sünnete uygun bir hayat sürmedikçe, dinin vecibelerini yerine getirip yasaklarından kaçınarak Rabbin ismini gönle nakşetmedikçe zikrin kemale ermeyeceği unutulmamalıdır.

SÖZÜN ÖZÜ 

Müslümanlar, “hayata nasıl uygulanacak” sorusundan kaçmak için Kur’an’ın nasıl  okunması gerektiği hususunda geniş bir ilim ürettiler.

Aliya İzzetbegoviç

Editör: Mehmet Çalışkan