Peygamberimiz (s.a.s.), dünyaya gözlerini bir yetim olarak açmıştı. O henüz doğmadan önce babası Abdullah vefat etmişti. Baba şefkatinden mahrum kalmanın burukluğunu çok iyi bilen Allah Resulü, ömrü boyunca yetimlere kol kanat gerdi. Onlarla yakından ilgilendi.

Resulullah, şefkatle yetimin başını okşayan kimseye, elinin değdiği saçlar sayısınca sevap yazılacağını belirtti (İbn Hanbel, V, 250). Yetime kol kanat gerenin cennette kendisiyle yan yana olacağını müjdeledi (Buhârî, Talâk, 25).

Unutmayalım ki yetimler, bizlere Allah’ın birer emanetidir. Onlar himaye edilmeyi herkesten çok hak ederler. Yetimler, belki merhametten yoksun bir evde, belki bir yetiştirme yurdunda, belki de bir sokak başında kendilerine uzanacak bir şefkat eli beklerler. Kendilerini hayata bağlayacak, yarına dair ümitlerini diri tutacak bir ışık gözlerler.

Her birimiz yetimlerden sorumluyuz. Kendilerine sahip çıkıp, yüklerini hafifletmekle mükellefiz. Onların, kendileriyle barışık, dinine, milletine ve bütün insanlığa faydalı bireyler olarak yetişmeleri konusunda her birimize düşen görevler var. Hayatın yükünü omuzlamak zorunda kalan her bir yetim hepimizin derdi olmalıdır.

Editör: Mehmet Çalışkan