“Harama yaklaşmamak, helâl olmayan söz ve fillerden kaçınmak” mânasına gelen “iffet”; kişinin yeme, içme ve cinsellik konularında nefsin aşırı arzularını dizginleyerek dengeli ve ölçülü davranmasını, dinin belirlediği çerçevede hareket etmesini ifade eder. Kur’an’ın en güzel kıssası olan Yusuf Suresi’nde Hz. Yusuf’un iffeti anlatılır bizlere. Allah’ı önceleyen, O’nun emirlerini çiğnemek yerine karşısındakinin meşru olmayan isteklerini çiğnemeyi tercih eden Hz. Yusuf, kendisine verilen güzelliği Rabbinin rızası dışında kullanmayı reddetmişti. Günaha koşarken değil günahtan kaçarken sırtından hançerlenmiş, yoldan çıkmamış, çıkarmamıştı. Efendisine ihanet etmeyerek zindanı zinaya tercih etmiş, orayı da bir medreseye dönüştürmeyi bilmişti. Gün gelmiş hazinenin başına geçmiş, o zaman da haddini bilmiş, adaletten sapmamış, harama tamah etmemişti. Kendisini kör kuyulara atan kardeşlerini affetme büyüklüğünü göstermiş, elindeki fırsatlara rağmen onları cezalandırmaya yeltenmemişti. İmkânda şaşırmayan, imtihanda kaybetmeyen, güçsüzken duayı, güçlüyken affı önceleyen Hz. Yusuf, bu ibretli yaşantısıyla bütün inananlar için iffet ve vefanın timsali oldu.

Editör: Mehmet Çalışkan