Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Hacer’le evlenip Hz. İsmail dünyaya geldiğinde, oğlu İsmail’i de alarak onları bugünkü Mekke vadisine bırakacaktı. Bölge oturmaya hiç mi hiç elverişli değildi. İbrahim (a.s.), bu durumdan kaygı duymuş olacak ki, Kâbe’yi oğlu İsmail ile inşa ettiğinde insanların bu beldeye teveccüh etmesi için çokça dua etmişti.

Rivayete göre Hacer validemiz, eşine, “Ey İbrahim! Bizi buraya bırakıp gitmeni, sana, Allah mı emretti?” diye sorunca İbrahim (a.s.) “Evet! Allah, emretti” demişti. İşte o anda, Hacer’in dudaklarından muhteşem bir cevap dökülmüştü: “Öyleyse git, Allah bize yeter. O bizi himayesiz bırakmaz!”

Hacer’in birkaç günlük erzakı ve suyu bitince susuzluktan helâk olacakları kaygısıyla Safa ile Merve arasında bilinen o koşuşturma serüveni başlamıştı. Zor zamanlarda darda kalan kullarının imdadına yetişen Yüce Rabbimiz, “Zemzem” diye bildiğimiz su ile, böyle bir mekânda çaresiz kalmış bu kulunun da imdadına yetişmişti. Onun bu koşusu, daha sonra, sa’y diye bilinen hac ibadetinin bir parçası haline gelmiştir.

SÖZÜN ÖZÜ

Dünyayı elde etmekte bir hüner yoktur. Elinden geliyorsa bir fakirin gönlünü elde etmeye bak.

Sa‘dî-i Şîrâzî

Bilmediğinizi kabul etmekten hiçbir zaman utanmayın.

Arap Atasözü

Editör: Mehmet Çalışkan