“İhram”, fıkıh ilminde mübah olan bazı söz, fiil ve davranışların, hac ve umre yapacak kişiler için Allah ve Resûlü’nün getirdiği yasaklar çerçevesinde geçici olarak “haram kılınması” demektir. Bu fıkhi anlamın yanı sıra ihram, servet, makam, milliyet, cinsiyet gibi beşerî farklılıklardan soyunmanın, takva elbisesine bürünmenin, Allah nezdinde maddi zenginliğin hiçe sayıldığının, bütün Müslümanların eşit ve kardeş olduğunun sembolüdür.

Hacı adayı, ihrama bürünerek başı açık, yalın ayak, yokluk ve yoksulluk görüntüsü içinde, sonsuz güç ve kudret sahibinin karşısında aczini itiraf eder. Rabbine hayatında, tıpkı ihramı gibi bembeyaz bir sayfa açma sözü verir. Hacı, bir anlamda dünyada iken mahşer gününe gider gibi kefen giyer. Yeniden dirilişin, hesap gününün provasını yapar.

Bilinçli bir şekilde hac yapan mü’min, bu diriliş senaryosunu yaşamak suretiyle, hayatının bundan sonraki kısmında gerçek dirilişe daha iyi hazırlanma sözü verir. Ruhunda kalbî bir dirilişi gerçekleştirir. İhramın zahirî bir kıyafete bürünmekten ibaret olmadığını idrak eder.

SÖZÜN ÖZÜ

Anne-baban yaşlanınca elinden geldiği kadar onlara yardım et. Çünkü ebeveynin, sen küçükken türlü türlü zahmetini çektiler. Devamlı onların hayır duasını al. Beddua ederlerse dünyan da, ahiretin de yıkılır. Anne-babanın rızası Allah’ın rızasıdır. Onların öfkelenmesi Allah’ın gazabıdır.

İmam Gazâlî

Editör: Mehmet Çalışkan