Hadislerde “kıyâmü şehr-i Ramazân” (Ramazan ayının namazı) veya “ihyâü leyâlî Ramazân” (Ramazan gecelerinin ihyası) diye anılan Teravih namazı, dört rek‘atta bir dinlenme amacıyla biraz oturulduğundan (tervîha) teravih ismi ile anılmıştır. Resûl-i Ekrem (s.a.s.), “Ramazan ayını inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır” buyurmuş (Buhârî, Salâtü’t-terâvîh, 1) ve kendisi de teravih namazı kılmıştır. Teravih namazını başlangıçta cemaate bizzat kıldıran Hz. Peygamber (s.a.s.) ümmetinin yükünü arttırabileceği düşüncesiyle bu uygulamadan vazgeçmiştir. Daha sonra Teravih namazı Hz. Ömer döneminde cemaatle kılınmaya başlanmış ve bu uygulama günümüze kadar sürmüştür.

Teravih namazı Ramazan gecelerinin ihyasıdır. Kadir gecesine rastlama ihtimali yüksek olan bu mübarek geceleri ibadetle değerlendirme çabasıdır. Bu nedenle, teravih namazını geçiştirme yerine, mümkün mertebe bu namaza daha fazla zaman ayırmaya, ecrinden daha fazla yararlanmaya gayret göstermek gerekir. Böylece gündüzü sıyam (oruç) ile geceleri de kıyam (teravih) ile Ramazan dolu dolu geçirilmiş ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi ihya edilmiş olacaktır.

Editör: Mehmet Çalışkan