İtikâf, alıkoymak, hapsetmek, bir yerde kalmak anlamlarına gelmekte ve kişinin sıradan davranışlardan uzaklaşarak, ibadet amacıyla belli bir süre mescitte kalması demektir. Resûlullah, vefat edinceye kadar Ramazan ayının son on gününü çoğunlukla itikâf ederek geçirmiş, vefat ettiği yıl ise yirmi gün itikâfta kalmıştır. Kadınların evlerinde de yapabildikleri itikâf ibadetine Hz. Peygamber kadar hanımları ve ashabı da önem vermiştir.

Günümüzde modern hayatta gündüzleri iş güç, geceleri televizyon gibi pek çok oyalayıcı nedenden dolayı, tefekküre zaman ayıramayan Müslüman için bulunmaz bir fırsattır itikâf. İnsanın zihnen arınmasını sağlayan itikâf, imanın kemale erdirilmesi gayreti, nefis muhasebesi, nefis terbiyesi ve tezkiyesidir. Kişinin nereden geldiğini ve nereye gittiğini derinlemesine tefekkür ederek hedeflerine daha emin adımlarla ilerlemesidir. Bireyin kendini hatırlaması, Rabbini hatırlaması, hakikat aynasına bakıp kendine gelmesi, değerlerini, kendini ve öz benliğini idrak etmesidir.

SÖZÜN ÖZÜ

Kendi nefislerine faydası olmayanın, sana da faydası yoktur.

İmam-ı Şâfiî

İnsanın en büyük zaafı bencil olup iyilere değer vermeyişidir.

Ahmed Yesevî

Editör: Mehmet Çalışkan