Şiddet; güç ve baskı ile insanların bedenî ve ruhî açıdan zarar görmesine sebep olan davranışlar bütünüdür. Genelde elinde imkân ve güç olanların kendilerine göre zayıf gördükleri üzerine uyguladıkları davranış biçimi olarak şiddet, bir çeşit zulümdür. İslam ise kişiyi her türlü hayırdan mahrum bırakacak sebepler arasında gösterdiği zulmü bütün çeşitleri ile yasaklamıştır.

Şiddet yalnızca fiziksel değil psikolojik de olabilmektedir. Her iki türüyle de insanların üzülmesi, baskı altına alınması ve yılmalarına hizmet etmektedir. Bir haksızlık ve kötülük aracı olarak şiddete başvurmak, insanların ve canlıların zarar görmesini istemek, dinimizde asla caiz görülmez. Aksine müslüman toplumların en önemli özelliği insanların kendilerini selamet içinde hissetmesi ve haklarının her türlü taarruzdan korunmuş olmasıdır. Peygamberimizin (s.a.s.) tanımlamasıyla Müslüman, elinden ve dilinden insanların selamette olduğu, kendisine güvenilen, hayrı umulup şerrinden emin olunan kimsedir. (Buhârî, Îmân, 3; Tirmizî, Fiten, 76)

SÖZÜN ÖZÜ

Sabır, hedefe ulaşmanın anahtarıdır; direnişin sonu zaferdir. Her isteğin gerçekleşmesinin bir vakti vardır; kader, o vakti harekete geçirir vücuda getirir.

Hz. Ali (r.a.)

Editör: Mehmet Çalışkan