Sahip olduğumuz bütün nimetler, Allah’ın bizlere ikramı ve emanetidir. Rabbimizin bizler için var ettiği nimeti O’nun rızası doğrultusunda kullanmak mümin olmanın (Bakara, 2/3) bir gereğidir. Kuran-ı Kerim’de infak ruhuna ve paylaşım ahlakına sahip müminlerden övgüyle bahsedilir. Bu müminler fakirlerin ve ihtiyaç sahiplerinin, malları üzerinde hakları olduğunu bilir. Sadakalarıyla, hayır ve hasenatlarıyla bu hakları öder. (Zâriyât, 51/19) Efendimiz (s.a.s.)’in hane-i saadetlerinde yaşanan şu olay, sırf Allah rızası umulan her türlü yardımın, ebedi ahiret kazancına dönüştüğününen güzel örneğidir.

Efendimiz (s.a.s.)’in ailesi bir koyun kesmiş ve etini dağıtmışlardı. Yüce Nebi (s.a.s.), “Ondan geriye ne kaldı?” diye sorduğunda Hz. Âişe validemiz, “Sadece bir kürek kemiği kaldı” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü; “Desene bir kürek kemiği hariç, hepsi bizim oldu!” (Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 33) buyurdu.

Bizler de sadakalarımızı ulaştırırken, insanları incitmemeye, onurlarını rencide etmemeye gayret edelim. Unutmayalım ki; güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırmanın geleceği sadakadan daha hayırlıdır. (Bakara, 263)

Editör: Mehmet Çalışkan