Rabbine iman eden bir kimsenin kalbinde Allah sevgisini, Allah’ın Habîbi’nin sevgisi izler. Zira Hz. Muhammed (s.a.s.) Hz. İbrahim gibi Halîlullah’tır, Allah’ın dostudur. Allah’ın kullarına olan sevgisinin en açık işareti olarak yaratılmıştır. İşte bu nedenle bir mümin, herkesten çok peygamberini sever. Resûlullah, “Hiçbiriniz beni babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe kâmil mümin olamaz” buyurmuş, (Buhârî, Îmân, 8) Allah Tealâ da müminlerin Allah ve Resûlü’nü babalarından, oğullarından, kardeşlerinden, eşlerinden, mallarından, hülasa dünyadaki her şeyden daha fazla sevmeleri gerektiğini bildirmiştir. (Tevbe, 9/24) “Size verdiği nimetlerden ötürü Allah’ı sevin. Allah’ı sevdiğinizden dolayı beni sevin” buyuran Resûlullah, (Tirmizî, Menâkıb, 31) Allah’a imanın gereği kendisinin sevilmesini istemiştir.

Resûlullah’a itaat etmek, onun yolundan gitmek, Kur’an’ın ifadesiyle, Allah’ı sevmenin göstergesi, Allah’ın sevgisine mazhar olmanın ve günahların bağışlanmasının da ön koşuludur. (Âl-i İmrân, 3/31) Bunun için Resûlullah’a itaat anlamına gelecek her türlü düşünce, inanç, söz ve davranış, Allah’ın sevgisine ulaşmanın vesilesi olacaktır.

Editör: Mehmet Çalışkan