İnsanın olumsuz duyguların etkisinden kurtulması için, paylaşmanın hazzına varması gerekir. Ruh sağlığı uzmanları, mutluluğun, başkalarının mutluluğuna katkı sağlamaktan geçtiğini söylerler. Başkasının mutluluğuna katkı sağlamanın en temel yollarından biri de imkânlarını onlarla paylaşmaktır. Sürekli konfor içinde yaşayan kişi, maddi lezzetlerle tatmin olamaz hâle gelir. O, ancak paylaşarak ihtiyaç duyduğu manevi lezzeti tadabilir. Paylaşmak, insana maddi lezzetlerin ötesinde manevi bir lezzet bahşeder. Kişi paylaştığı zaman bu iyilik kendisine döner, önce onun şahsına değer katar. Dinimiz paylaşmayı, Allah’a samimiyetle inanan müminlerin önde gelen özelliklerinden saymaktadır. (Bakara, 2/2)

İnsanların en büyük zaaflarından biri, iyiliği başa kakmak, muhatabını rencide etmektir. Aslında paylaşan kişi muhatabına minnettar olmalıdır. “İyi ki sen varsın, Allah seni karşıma çıkardı, ben sana bunu verdim, sen de kabul ettin, dolayısıyla beni yükten kurtardın” diye düşünmelidir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de, zenginlerin malında ihtiyaç sahiplerinin hakkının olduğu belirtilmiştir. (Zâriyât, 51/19) O yüzden de paylaşırken asla incitmemek gerekir.

Editör: Mehmet Çalışkan