Osmanlı Devleti’nde padişahın huzurunda bir usul çerçevesinde yapılan ilmi müzakerelere huzur dersleri adı verilir. Padişah huzurunda ilmi müzakere geleneği Osman Gazi dönemiyle başlasa da, huzur derslerinin düzenli bir ilmî faaliyete dönüşmesi 18. yüzyılda Sultan III. Ahmed zamanında gerçekleşmiştir.

Özgür ilim ortamını teşvik etmek, ilim adamlarına gereken saygıyı göstermek amacıyla tertip edilen huzur dersleri, Ramazan ayının belirli günlerinde, padişahın uygun gördüğü yerde yapılırdı. Katılımcılar; padişah, dersi arz eden (mukarrir), ona soru soranlar (muhataplar) ve dinleyicilerden oluşuyordu. Dersin bütün katılımcıları önceden belirlenir, padişah dâhil herkes dersi minderler üzerinde yerde oturarak dinlerlerdi.

Huzur dersleri mukarririn önceden belirlenen bir ayeti tefsir etmesiyle başlar, ardından muhatap olarak katılanlar, mukarrire sorular yöneltirlerdi. Herkes kıdem ve liyakat sırasına göre konuşma hakkına sahip olur, gündeme gelen soru ve itirazlarla özgür bir ilmî tartışma ortamı oluşurdu. Dersin sonunda mukarrir ve muhataplara padişahın ihsanları sunulurdu.

SÖZÜN ÖZÜ

Talebe, hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen insandır, gayesi manevî olgunlaşma olan bir mesleğin insanıdır, mekteplerin diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi değil.

Nurettin Topçu

Editör: Mehmet Çalışkan