Bugün bir iç hesaplaşma ile başlayalım günümüze ve soralım kendimize: Rabbimizle yakınlığımızı pekiştiren namaz hayatımızın neresinde ve namaza muhabbetimiz hangi derecede?

Müminin hasretle beklediği bir buluşma anıdır namaz. Yüce Allah’ın huzuruna O’nun daveti ile çıkmanın ifadesidir. Namaz müminin miracı ve Rabbine vuslat vaktidir. Gönülden eda edilen her namaz, huzur iklimine açılan kapıdır.

Namazı miraca dönüştürebilmek için bize düşen, hulusi kalp ile niyet ve samimiyettir. Öyle ki; iftitah tekbirimiz, Rabbimizin rızasına ulaşmayı engelleyen her türlü gayri meşru arzu ve istekleri terkin adı olsun. Kıyamımız, günah ve mâsiyetlere karşı dimdik duruşumuz olsun. Kıraatimiz, her daim kelâmullah olsun. Rükûmuz, Allah’ın emrine boyun eğişimizin simgesi olsun. Secdelerimiz, Rabbimize itaat ve teslimiyetimizin göstergesi olsun. Tahiyyatımız, O’nun emir ve yasaklarına kulak verişimiz olsun. Selamımız, nihai felah ve huzuru yakalayışımız olsun. “Müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler” (Mü’minûn, 23/1-2) ayetinin müjdelediği müminler arasına girmek bize de nasip olsun.

Editör: Mehmet Çalışkan