Yüce Allah Kur’an-ı Keriminde: “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder” (Tevbe 9/18) buyurmaktadır. Âyette yer alan “imar etmek” ifadesi inşaatın yanı sıra ibadet, zikir ve ilim için camilere gitmeyi alışkanlık edinmek anlamına da gelmektedir. Dolayısıyla mü’minler olarak bizler, ilim ve ibadet için camilere gitmeyi alışkanlık edinerek camileri ikinci adresimiz hâline getirmek ve böylece onları mamur etmekle mükellefiz.

Sahabeden Ebu’d-Derda (r.a.) arkadaşı Selman’a gönderdiği mektubunda bu sorumluluğa şu öğütlerle yer vermiştir: Ey Kardeşim! Kulun geri çeviremeyeceği belalar başına gelmeden önce sağlığını ve boş vaktini ganimet bil. Sıkıntıda olan insanların dualarını almayı da ganimet bil. Ey Kardeşim! Cami evin olsun! Çünkü ben Resulullah’ın (s.a.s.) şöyle dediğini işittim: “Cami bütün müttakilerin evidir. Yüce Allah camiyi ev edinenlere, rahatlığa, rahmete ve sıratı geçerek Allah’ın (c.c.) rızasına erişme konusunda garanti vermiştir.” (Ma’mer b. Râşid, el-Cami’, XI, 96)

SÖZÜN ÖZÜ

Üç şey üzüntü ve kederi giderir. Gönlü açar. Allah’ı anmak, Allah dostu ile buluşmak, hikmet sahibi kimselerin sözlerini dinlemek.

Süfyan-ı Sevri

Editör: Mehmet Çalışkan