Doğruluk, Müslümanların en temel vasıfları arasındadır. Yalancılık ise Hz. Peygamber tarafından müminde bulunması mümkün olmayan nifakla alakalı durumlar cümlesinde sayılmıştır. (Muvatta’, Kelâm, 7; Buhârî, Edeb, 69)

Doğruluk Müslüman için sahip olunacak en kıymetli sermayedir. Zira Allah (c.c.) doğruluğu kişiyi dünya ve ahirette en yüce makamlara ulaştıracak bir özellik olarak nitelemiştir. (Mâide, 5/119) Yalan, hile ve tuzakla hareket edenlerinse sonunda hüsrana uğrayacağını bildirmiştir. (Yûsuf, 12/52) Dolayısıyla ilahi rızaya ulaşabilmenin yolu doğruluktan geçmektedir. “el-Emîn” ismiyle anılan doğruluk timsali Hz. Peygamber (s.a.s.) kendisine İslam hakkında soru soran kişiye İslam’ı, “Allah’a iman ettim deyip dosdoğru olmak” diye tarif etmiş (Müslim, İman, 62) ve müminlere şu tavsiyede bulunmuştur:

“Doğruluğa sarılın! Doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyler ve doğru olmaya çabalar, ta ki Allah katında ‘sıddîk’ diye yazılır. Yalandan da uzak durun! Çünkü yalan kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleyip, yalan söylemeye çabalar; sonunda Allah katında yalancı olarak yazılır.” (Müslim, Birr ve sıla, 105)

Editör: Mehmet Çalışkan