27 Aralık 1936… Mehmet Akif ölüm döşeğinde… Ziyaretçilerinden birisi soruyor: “Efendim, İstiklâl Marşımız yeniden yazılamaz mı?”

Akif, birden yatağından doğrulup diyor ki: “Allah, bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın. O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz, ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım...”

Yurdumuzun bir bölümü düşman kuvvetlerince istilâ edilmişti… Mehmet Akif, Balıkesir’den Konya’ya, Kastamonu ve Ankara’ya kadar, yurdun her köşesini dolaşıp, vaazlarıyla halkı Milli Mücadele’ye katılmaya teşvik etmişti. Akif, savaş sonrasında, yeni devletin şekillenmesinde de görev aldı. İlk Meclis’e Burdur Mebusu olarak katıldı.

Devrin Eğitim Bakanlığı, milli bir marş için yarışma açmıştı. Birinci gelecek esere 500 Lira ödül verilecekti. Akif, “Ben para için şiir yazmam!” diyerek yarışmaya katılmadı. Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver’in ricası üzerine Marşı yazmaya başladı. Kahraman Ordumuza ithaf ettiği şiiri, 12 Mart 1921 tarihinde Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklâl Marşı olarak kabul edildi. Akif verilen ödülü, bir hayır kurumuna bağışladı.

Editör: Mehmet Çalışkan