1914’te I. Dünya Savaşı sürecinde Mekke Şerifi Hüseyin ve oğullarının isyan hazırlığında olduğu haberi üzerine; Hicaz demiryolunu denetlemek için Medine’ye bir paşa gönderildi. Bu paşa, ünlü İngiliz casus Lawrence’in “Çöl Kaplanı” dediği, Ömer Fahreddin Türkkan Paşa’dan başkası değildi.

İşgal altındaki Osmanlı, Hicaz ve Hicaz’daki son kalesi olan Medine’yi kısmen boşaltma kararı aldı. Bunun üzerine Fahreddin Paşa, İngiliz ve Arap yağmacıların eline düşmesinden korktuğu, bugün Topkapı Sarayı’ndaki, “Kutsal Emanetler” diye bilinen muazzez hediyeleri 2.000 askerin korumasında, “Esselâmu Aleyke Ya Rasûlallah” yazılı trenle İstanbul’a gönderdi.

Kuşatmadan önce kaleyi boşaltmasını teklif eden İstanbul Hükümeti’ne, “Medine Kalesi’nden, Türk’ün sancağını ben kendi elimle indiremem, eğer mutlaka tahliye edecekseniz buraya başka bir kumandan gönderin” cevabını verdi. Bütün ulaşım ve haberleşme imkânları bitirilen, açlıkla, susuzlukla, ilaçsızlıkla ve isimlerini bile duymadıkları hastalıklarla mücadele eden Fahreddin Paşa ve cesur askerleri, “Son nefes, son nefer, son damla kana kadar biz seni bırakmayız Yâ Rasûlallah!” diyerek direnişlerini iki sene yedi ay azimle sürdürdüler.

Editör: Mehmet Çalışkan